THE AFFAİR


SİNEMA GÜNLÜĞÜ 111.

SPOİLER İÇERİR.

4 SEZONLUK +18 uyarısı olan bir dizi. Sanırım her sezon 10 bölüm. 

Bir edebiyat uyarlaması olduğu için başladım. Tıpkı Ayfer Tunç'un Suzan Defter adlı kitabında olduğu gibi bir anlatım var. Yani, nasıl kitap günlüklerden oluşuyor ve aynı günü karşılıklı yaşayan adam ve kadın başka anlamlar çıkararak ve genelde kendilerine karşı objektif olamayarak yazıyorsa bu dizide de aynı olayları iki tarafın gözünden aynı bölüm içinde arka arkaya iki kısımda izliyoruz. En cazip yönü bu. Çünkü herkes kendine yontuyor ve öyle farklı anlıyor ki karşısındakini:) 

Yaşadıklarımızı hatırlama şeklimizin aslında bir tür anı yaratma olduğunu fark ediyoruz. 

2015'te en iyi drama seçilmiş. Bir nevi aşkı memnu tadında entrikalar, aşklar ve çözülmesi gereken bir cinayet var.   

İkisi de evli olan bir çift var. Kadının, çok yakışıklı kocası, adamın güzel ve kariyerli, zengin, aynı zamanda dört çocuğunun annesi olan bir karısı varken bu iki insan bir şekilde karşılaşıyorlar. Klişe bir konu her karakterin gözünden ayrı anlatıldığı için izleyici ile bağ kuruyor. Başarılı bir yazarın damadı olan başarısız yazar Noah, kayınpederinin yaşadığı kasabada karşılaşıyor herkesin aşık olduğu güzel Alison'a. 

Onları birbirine dolayan ortak yaraları mıdır, cazibe midir bilinmez ama bir zaman için birbirine derman olacakları sanrısına kapılan Noah ve Alison 'un yasak aşklarını izliyoruz. Taraflar önce kendilerine hakim olma çabası gösterseler de aşka yeniliyorlar ve ilk dört bölümde ateşli bir aşk yaşıyorlar. Kalan 36 bölümde ise bunun ağır bedellerini ödüyorlar. Eşlerinden boşansalar da çocuklar yüzünden sürekli görüşmek zorunda kaldıklarından epey sancılı ailevi problemlerle boğuşuyorlar ki, değer miydi diyorsunuz:) Ama öyle coşkulu, çekimi yüksek bir aşk ki, tarafların her şeyi yıkmalarına, böylesi bir aşkın insanın karşısına bir kere çıkabileceğine, şansı yakalayamazsan ya da risk alıp denemezsen hep pişman olabileceğine inanıyorsun. Ha, sezonlar ilerledikçe, deneyince de bir şey olmadığını görüyorsun. Beşinci sezon da yoldaymış diyorlar:)) 

Dizinin Netfilx yapımı ve +18 yaş uyarısını tekrar belirterek yapımcıların diğer dizilerden farklı olarak kadın erkek çıplaklığını eşit kullanmakla övündükleri notunu düşerek satırlarıma son vereyim.  




HARRY POTTER SERİSİ

Merhaba,

Bir kaç gün fantastik ve çok bilinen vurdulu kırdılı "Erkek" filmlerinden bahsedeceğim. Cinsiyetçi bir yaklaşım oldu belki ama gerçekler acıdır:)) 

Bir kaç haftadır, zoom yayınlarımızın olmadığı akşamlarda sokağa çıkma yasağı olan oğlumun gönlü olsun diye onun seçtiği filmleri izliyoruz. Dolayısıyla son derece hareketli, şiddet korku, kan, düello içeren bu filmlerden içim kurudu. Ama azmettim devam ediyorum. Belki böyle yıkıcı eril yanı güçlü filmler izleyerek pasif dişil yanımı törpüler dengeye gelirim. Ama şöyle güzel bir aşk filmi izlemeye hasret kaldım. 

Gerçi dünyada ne inanacak aşk kaldı, ne tutunacak bir umut. Kocaman bir bilinmezliğin içinde sürükleniyoruz hep beraber. Bu gün yurt dışında yaşayan bir arkadaşım zoom dan bir arkadaşının cenazesini izlediklerini anlattı mesela. Hasta sayıları hızla artıyor ve biz her şeyi film gibi izliyoruz. Bir musibet isabet etmeden o illetin ne olduğunu kimse anlamıyor. Öyle çok dijital platformlar ve internet üzerinden her şeyi izliyoruz ki, ne gerçek ne kurgu karıştırır olduk. Çok garip bir zamandan geçiyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.

Öyleyse seri ile başlayalım: En çok seyredilen, en çok okunan çocuk ve büyüklerin çok sevdiği Fantastik edebiyat ve sinemanın gözdesi Harry Potter'dan bahsedelim. Biz bu akşam devam edeceğiz ve kim bilir kaç akşam daha:)) 

SİNEMA GÜNLÜĞÜ 108. -109-110. FİLMLER 

HARRY POTTER SERİSİ 1*2*3

Gerçekten güzel bir seri. Duygusal yanı olsa da uzun uzun yazmıyorum.  Emma Watson nasıl tatlı bir çocukmuş. İlk filmde hepsi çok hoşlar. Başarılı bir yapım. Kül kedisinin erkek versiyonu olan Harry garibinin yuvasını Allah yapıyor, ona koruyucular gönderiyor. Yetimi öksüzü gözetmek önemli tabi:)) Filmlerin sonunda hep iyilerin kazanması tesellimiz. Başına gelmedik olay kalmasa da ilahi adalet illa ki tecelli ediyor. Darısı gerçek dünyanın başına.     



Harry Potter, İngiliz yazar J.K. Rowling tarafından yedi kitap halinde yazılan fantastik roman serisi ve bu kitaplardan uyarlanan film serisi. Dünya çapında elde ettiği başarı ve yakaladığı satış rakamlarıyla çığır açmayı başarmış ve edebiyat tarihine geçmiştir.

ekşi sözlük yorumları için tıklayın:

DİKİNE DİKİNE


Kafanın dikine gitme dedim dinlemedi, yürüdü gitti.
Bir sürü boşluk var içimde.
Her şey benimle köşe kapmaca oynuyor sanki.
Zihnimde sürekli bir devinim...
Ne güzel, hareket iyidir, ölüler kaskatı kesilir.

Yaşıyoruz işte...
Yaşa bakalım!
Yorucu!
Yorma kendini, güçlü olman gerek, daha yolun yarısı...
Yol mu kaldı, herkesin ki ayakta kalma çabası...
Ayağa kalk, dik dur eğilme, devam et, devrilme!


DUMAN, AMAN AMAN


Her şeyi yazarım da zamanı yazamam, o yazar çünkü beni" (1) demiş şair. Bir başkası “Nedir zaman nedir bir su bir kuş mu nedir zaman nedir iniş mi yokuş mu”(2) diye sayıklamış. 

Sonra o şarkı, son zamanlarda her mısrasını iliklerime kadar hissettiğim... 
Gezdin, tozdun aman aman, sazdın, sözdün aman aman, giderek üzdün bizi zaman
Yazdın, çizdin, aman aman, incecik izdin, aman aman, sıraya dizdin bizi zaman

UNORTHODOX NETFLİX MİNİ DİZİ

SİNEMA GÜNLÜĞÜ 107. 

SPOİLER İÇERİR.

Unorthodox, 26 Mart 2020'de Netflix'te çıkış yapan bir Alman-Amerikan drama mini dizisi. Dizi, Deborah Feldman'ın 2012 otobiyografisi Unorthodox: Hasidic Roots'un Skandal Reddi'ne dayanıyor. 

Dizinin konusu, oyuncuları, çeşitli yorumlar için aşağıdaki kısma gidebilir, kaynak göstererek yaptığım alıntıları okuyabilirsiniz: 

Benim yorumum şöyle: Din, dil, ırk fark etmeden tüm kapalı toplumlarda ve topluluklarda bu tarz baskılama şekilleri vardır. Her zaman buna aykırı davrananlar, gruplardan ayrılmak isteyenler de vardır. İnsana doğru, yanlış kavramını içine doğduğu aile verir. Coğrafya kaderdir sözü biraz daha özelleştirildiğinde ailen de kaderdir. 

UYANIŞLAR AWAKENİNGS 1990

 SİNEMA GÜNLÜĞÜ 106. FİLM

UYANIŞLAR AWAKENİNGS 1990 


Bu filmi defalarca izledim. Oyuncularını sevdiğim için. 

Gerçek bir hikayeden esinlenilmiş. Konusu da çok etkileyici.

Film önü ve film arkası programında çok güzel tahlilleri de var. Hala izlemeyen varsa kesinlikle tavsiyemdir.


Bir de bir Rilke şiiri var ki, dehşet verici

panter
(jardin des plantes'da, paris)

gözleri parmaklıkların geçişinden
öyle yorgun bakmaya dermansız;
sanki binlerce parmaklık demirden,
ve arkasında yitik dünya apansız.

vakur salınır zarif zorlu adımlar,
en dar alanda dolanıp duran,
ortada sanki bir güç dansı var;
vurgun yemiş bir irade, doğadan

bazen kalkar perde göz bebeğinden
yavaşça – derken bir resim dalar derin;
gider peyderpey sakin diri bedeninden –
ve sona erer ömrü kalbinde resmin.

Türkçesi: ali osman öztürk


BEREKET


"Biz seninle birbirimize inanarak uzak yaşadık
İnanmak gönülle olur, akıl bir yere kadar eşlik eder ya teslim olana. Hiç teslim etmeden bedenlerimizi, kalplerimizi birbirimizde bıraktık. İnandık bir olabileceğimize. Bir anaforun içine çekildik önce. Yutabilirdi. Kaybolmaktan korkmadık. Durmadık, direnmedik çünkü inanmıştık.

"Bir adanın denizinden ayrı kalması neyse" der ya şair bir düşün hangi ada denizden ayrı kalabilir. Biz kaldık. Kıyısız, çaresiz, yalnız... Deniz vazgeçilmezimizdi, bozkıra düştük. Dara gelemezdik, daraldık. Karanlık geçitlerde sıkıştık. Gökyüzüne hasretken denizi mırıldandık. Ömür geçiyor diye feryat ettik, ağladık. Denizsiz şehirler, kimliksiz yüzler, sahte dizelerde oyalandık. Umutsuz işlere ümit bağladık. Hasret kayıklarını dalgasız denizlerde batırdık. 

41.TÜYAP Uluslararası Kitap Fuarına Handan Kılıç kitaplarıyla Yazşader'le katıldık

  Ve Tüyap biter Yıllar önce çalışma odamda perde ve halıda İstanbul esintileri seçmiş duvarlarda kullandığım tablolarla İstanbul aşkımı Ank...