Çam Ağacının Gölgesinde Ekşi Sözlükte
İşler Güçler Sinema 1-2-3 Google Play Kitaplar uygulamasında yayında
Merhaba 2024’ün Eylül sonuna bir e-kitap daha sığdırmanın gururu içindeyim.Paylaşma fırsatım ise ancak oluyor.
#işlergüçler #sinema 1-2 zaten vardı serinin 3. Kitabı da geldi.
Şimdiye kadar dergilere yazdığım sinema analiz yazılarını topladığım bu e kitap serisi #googleplaybooks Google Play kitaplar uygulaması içindedir.
Buraya eklediğim linklerden ulaşılabilir.
5.Homeros Kitap Günlerinde Handan Kılıç da vardı
Merhaba,
Dipsiz Göl'ün ilk etkinliği memleketimde gerçekleşti. Gelen, arayan, destek olan tüm dostlara çok teşekkür ediyorum.
Instagram sayfamdan sabitlenen hikayeler ve reelsler arasından detaylara ulaşabilirsiniz.
Yeni fuarlarda, kitap günlerinde görüşmek üzere. Okurla yüz yüze olmak da ayrı güzel.
DİPSİZ GÖL SÖYLEŞİSİ EDEBİYATHABER'DE
Handan Kılıç: “Bir ülkede kadınların kızların, çocukların, hayvanların güvenliği yokken sadece kadınlar değil kimse mutlu olamaz”

Söyleşi: Ahmet Karadağ
Handan Kılıç’la bir yazar söyleşisinde tanışmış, ancak uzun yıllardır yazan birinin yazdıklarından habersiz olduğumdan dolayı mahcup olmuştum. Bu nedenle yazar kimliği yanında hukukçu kimliği de olan Handan Kılıç’ın geçtiğimiz ay çıkan ikinci romanı Dipsiz Göl’ü vakit kaybetmeden okudum ve gerçekten geç okuduğum için üzüldüm. Kendisini, yazın dünyasını ve yazma süreçlerini daha iyi tanıma adına bir söyleşi yapmanın önce kendim sonra da okurları ve onu tanımayan diğer okurlar için iyi olacağını düşündüm. Bir söyleşi yapalım teklifimi kendisine ilettiğimde de kabul etmesi beni sevindirdi. Sonuçta aşağıdaki söyleşi ortaya çıktı.
Handan Hanım, yazar kimliğiniz yanında hukukçu kimliğiniz de var. Farklı birkaç söyleşinizde de okuduğum kadarıyla aslında yazarlığınız hukukçuluğunuzdan önce gelmekteymiş. Çok küçük yaşlarda yazıya yönelmişsiniz. Mühendis bir babanın kızı, kardeşlerinin tamamı sayısalcı olan birisi için hem yazma eylemini hem hukukçuluğunuzu düşündüğümüzde sosyal bilimlere ve sanata yönelmeniz aile geleneğinizden sapma gibi görünüyor. Hem sizi daha iyi tanıma hem de yazma süreçlerinizi anlama adına biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba Ahmet Bey. Öncelikle bu söyleşi için teşekkür ediyorum. Handan Kılıç evlat, anne, eş, yazar, hukukçu. Bu sıfatların hiçbiri kolay bir yaşantı barındırmıyor ama sanırım yazarlığıma katkı sağlıyor. Bu nedenle ilk defa biraz detaylı anlatmak istiyorum. X profilimde okur, yazar, güler geçer yazıyor. Okuyorum, yazıyorum ama artık eskisi kadar kolay gülüp geçemiyorum.
İzmir’de doğdum. Ailemde iki tarafta da göç hikâyesi var. Sanırım bu yüzden içimde hep gitmek arzusuyla beraber vardığım yere yerleşememek ve ruhen aidiyetsizlik hissi baskın. Oysa ailem Bornova’da doksan yıldır aynı yerde oturuyor. Ve içlerinde yerleşmek, kök salmak duygusu o kadar baskın ki asla hiçbir aile ferdinin mahalleden dahi ayrılmasını istemezlerdi. Ama hayat işte, şimdi hepimiz gurbetteyiz.
İlkokulu ve ortaokulu mahallemizde okudum, iyi bir öğrenciydim. İzmir Amerikan Kolejini kazanmıştım, ailemin bu okula gönderecek durumu da vardı ancak babam sınava seviyemi görmek için soktuğunu, yabancı bir kültürle büyümemi istemediğini söyleyip iki yüz metre ilerimizdeki kız meslek lisesine kaydettirdi. Babam TÜBİTAK ödülleri olan bir mühendis olsa da kızlarının her işi bilmesi gerektiğini düşündüğünden akademik başarıdan ziyade hayata dair mesleklerin öğretildiği bu okulu seçti.
Meslek lisesini istemesem de gittim. Geriye dönüp bakınca anlıyorum ki, olmak istemediğim yerde, ilk Türkçe kompozisyon dersinde beni keşfeden hocam ve yazmak bana teselli olmuş. Yarışmalarda derece almak moral vermiş ve yazar olma fikrini içime düşürmüş. Ama tabi normal müfredatın yanında turşu kurmaktan örgüye, dikişten ev ekonomisine, gıda teknolojisinden yemek yapımına, çocuk gelişiminden kreş oyunlarına varan kapsamlı ve tam gün eğitimle epey vaktim geçti.
Liseden sonra Hukuk Fakültesini kazandım. DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

edebiyathaber.net (9 Eylül 2024)
Behiye Malkoç'la Yolda Programına konuk oldum!
Merhaba,
Geçen hafta Sanal Yazı evinin yeni serisi Behiye Malkoç'la Yolda Programına konuk oldum.
Dinlemek isterseniz aşağıdaki videoyu tıklayabilirsiniz.
Dipsiz Göl Çıktı!
Merhaba,
Heyecanlı bir gün daha yaşadım. 3 Ağustos 2024 tarihinde elime ulaşan üçüncü basılı kitabım Dipsiz Göl adındaki roman heyecan sebebimdi.
Satışının sadece bırakacağım linkte olduğu kitabı seveceğinizi umuyorum.
#dipsizgöl romanımın çalma listesine Spotify uygulaması içinden aşağıdaki barkodu okutarak ulaşabilirsiniz.
Arka kapak yazısından...
"Her temas iz bıraktı. Kuşlar ekmek kırıntılarını yiyince eve dönemeyen Hansel’le Gratel misali herkes her santimetrekaresi izlenen bir ormanda kayboldu. Dönüp dolaşsa da çıkış yoktu. Hatta yeni dünya dipsiz göllerle doluydu. Susayıp içeni kandırmayan su birikintileri tekinsizdi. Denizler dalgalı, dolunaylarda gelgitler sarsıcı, bir türlü yüzünü göstermeyen güneş dondurucuydu. Daha ilerideki bataklıktan çıkana da rastlanmadı. Çırpınanı da müptelası da artık herkes düşsüz bir uykudaydı."
Handan Kılıç yeni romanı; Dipsiz Göl kitabında edebi çizgisini sürdürürken karakterlerine merhametle yaklaşmayı ihmal etmiyor.
Türkiye'nin sıklıkla geçtiği karanlık günlerin arka planda aktarıldığı eserde okurların kalbine dokunacak bir hikâye sunuluyor.
- Kitap Adı: Dipsiz Göl
- Yazar:Handan Kılıç
- Yayınevi:Armoni
- Kağıt Tipi:Enzo 70 gr
- Sayfa Sayısı:311
- Ebat:13,5 x 21
- İlk Baskı Yılı:2024
- Baskı Sayısı:1. Basım
- Dil:Türkçe
ISBN: 978-625-6304-28-4
Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı
Eve Dönmenin Yolları'ndan Çam Ağacının Gölgesine
Eve dönmenin
yolları kitabını çok severim. Vaktiyle yaşadığı yerden siyasi darbe ve sıkı
yönetim olunca ailesinin kararıyla ayrılmak zorunda kalan bir çocuğun yıllar
sonra o şehre dönmesini ve çocukluk anıları üzerinden o günleri anlatmasını
okuruz. Bir kez yerinden ayrılan yerini kaybeder. Giden elbet bir gün döner ama
ne kendisi orada yaşamış o insandır ne de şehri aynıdır. Umduklarıyla
buldukları arasında hesaplar yapar dönen ve aidiyetlerini arar. Böyle ağır
yüklerin, zor konuların çocuk ruhunda bıraktığı hasarların yetişkin olurken
bakış açısını belirlemesi bedeli ödenmiş bir kazançtır. Alejandro Zambra bu
hali su içme rahatlığında anlatır. Kısa cümleler, vurucu mısralar geçer
metinde. Mükemmel bulduğum, yazarına hayran olduğum, ara sıra alıp tekrar
tekrar okuduğum bir kitaptır.
Aslında
insanın bir kitabı beğenmesi için okuduklarıyla özdeşlik kurması gerekir.
Yazılanlar insana dokunmazsa çok değerli bile olsa beğenmez. Bu yüzden, okurun
kitaba verdiği anlam kadar içinde bulunduğu ruh hali de önemlidir. Kitapla
doğru zamanda tanışmak özdeşlik kurma şansını arttırır. Çok iyi dendiği için
listenize aldığınız bir kitap size hitap etmediğinde biraz dinlendirip ruh
halimiz değiştiğinde bir şans daha vermek iyi bir yöntem olabilir.
Tanıdıklık
hissiyle okuduğum yazarın tüm kitaplarını bitirdim. Ama ilk aşkı “Eve Dönmenin
Yolları” ile yaşıyorum hala. Keşke yeniden baskısı olsa. Google Play Kitaplaruygulamasında beraber yer almanın onuruyla dünyanın her yerinden e kitap olarak
ulaşmanın mümkün olduğunu hatırlatayım.
Çam Ağacının
Gölgesinde adlı kitabımı yazmaya başlarken içimdeki domino taşlarına ilk
hareketi veren kitaptır Eve Dönmenin Yolları. Bu nedenle bir gün Alejandro Zambra’nın
kendi dilinde bu kitabımı ve bundan sonra gelen seriyi okumasını isterim. Bu
dileğimiz de burada dursun.
Bütün dünyanın
göçlerle sürekli yer değiştirmesi sorunu sadece günümüze ait değil. İnsanlık
var olduğu günden beri yurt arıyor kendine. Aidiyetsizlik üzerine yazıldığından
hep güncel ve evrensel olan bu konudaki kitabımın şimdilik baskı dili sadece
Türkçe. Hem internet kitapçılarından hem de Eve Dönmenin Yolları adlı kitabın
da yer aldığı Google Play Kitaplar uygulaması üzerinden e kitap formatında
ulaşabilir, uygulamalar aracılığı ile farklı dillere çevirebilirsiniz.
Kitaba dair
bir değerlendirme yazısını ve röportajı altı çizili
kelimelere tıklayarak okuyabilirsiniz.
Evimizi
bulmak, bir ağaç gölgesinde dinlenmek kadar kısa bu hayattan geçerken yüreğe
değen eserler bırakmak, okur olarak da öyle eserlerle karşılaşmak dileğiyle iyi
okumalar.
Çam Ağacının Gölgesinde oggito.com 'da
Yazar Hacı Şaban Boztaş'ın kaleme aldığı inceleme yazısı oggito.com adresinde yayınlandı.
Çam Ağacının Gölgesinde adlı romanı okuduktan sonra bu yazıları okumayı ihmal etmeyin.
Üçüncü romanını yazan fantastik edebiyatın değerli ismi Hacı Beyden bu övgü dolu satırlarla özelden yazdığı tebrikleri almak çok kıymetli benim için.
Kendisine ve oggito.com sitesine teşekkür ediyorum.
Çam Ağacının Gölgesinde Edebiyathaber Sitesinde
Merhaba,
Güzel bir gün. Buradan da tarihe not düşelim.
Çam Ağacının Gölgesinde edebiyathaber.net sitesinde.
Çam Ağacının Gölgesinde İsmail Küçükkaya ile Yeni bir sabah programında
ÖYKÜN/ME ve DENE/ME GOOGLE PLAY KİTAPLAR uygulamasında
Yedi yıldır sadece yazan biri olarak vakti gelmişti. Yedi önemlidir malum.
Kuşadası Mübadele ve Anı Evi'nin konuğu oldum
Geçen hafta sonu Kuşadası Mübadele ve Anı evinde Çam Ağacının Gölgesinde adlı kitabımın ilk söyleşisini gerçekleştirdim.
Beni çok güzel ağırlayan medya iletişim sorumlusu, edebiyat öğretmeni sevgili Zerrin Bağcıvan Hanım ve dernek başkanı Ahmet Altınsoy'a ve elbette söyleşi için gelen bir saati aşkın konuşmam esnasında beni sevgi ve dikkatle dinleyen dernek üyelerine çok teşekkür ediyorum.
Facebook üzerinden canlı yayın yapan radyocu konuğumuz da bu güzel günü anılarımıza sabitledi, elleri dert görmesin.
Söyleşi sonrası imza ve dernek üyeleri ile bahçe sohbeti de çok zevkliydi. Deniz Gezmiş'le sınıf arkadaşı olmuş, emekli bir meslektaşım da vardı. Kitabı alıp hemen okuyan ve beni sosyal medya hesaplarımdan takip ederek posta kutuma sevgi ve iltifatlarını sunan okurlar gözlerimi doldurdu.
Okumayı öğrendiğimden beri kitaplar en yakın yoldaşımdı. Altı çizili satırlar ise belki ortaokuldan beri benimle. Çizmekle kalmaz çok sevdiklerimi ajandalarıma da yazardım. Hala da yazarım. Hatta kitabın her bölümü bir alıntıyla başlıyor. Ömrümce şiir için ayrı alıntılar için ayrı defterlerim vardı. Ve elbette yazdığım defterlerim. Hala cep telefonunun notlar bölümü olsa da her zaman kağıt ve kalem yanımda olur, kelimelerin ziyaret saati ve yeri sürpriz olduğundan geldiklerinde onları beklediğimi görsünler isterim.
İşte yıllardır blogda, öykü dergilerinde, kitaplarda yer alan yazılarımdan sonra ilk roman heyecanı yaşadığım bugünlerde Dm kutuma gelen fotoğraflarda kitabımdan altı çizili satırlar olduğunu görmek çok duygulandırdı. Yıllarca ben başka yazarların satırları altını çizmiştim ve sıra bana gelmişti. Medıum sitesi okura altını çizme imkanı verdiğinden her gün mail kutuma altı çizilen yerlerin bildirimi gelse de basılı kitapta bunu görmek başkaydı.
Emeğinin karşılığını manevi olarak almak buna denir sanırım. Seni hiç tanımayan, onlar için bir şey yapmadığın insanların sana en kalbi bağlarla sevgilerini sunmaları başka hangi meslekte var? Ben sadece yazdım. Gözyaşıyla, uykusuz gecelerde, yorgun ve yoğun gündüzlerde kalbimden akıttığım kelimelerle yazdım. Kendimi hep yazarak anlattığımdan çok mektup da yazdım, kimi hiç gönderilmemiş çünkü yazmak benim yaşam biçimimdi. Anlayan oldu, anlamayanım daha çoktu. Bazen sadece ayakta kalmak için, kendimi bulmak için, iz bırakmak için yazdım. Şimdi okurla karşılaşınca yeniden hatırladım yalnız değilim. Benim gibi hisseden, roman kahramanlarımla kendini özdeşleştiren, onlar varmışçasına seven insanlar var. Bu romanın, edebiyatın gücüdür. Üç yüz yıl önce yaşamış bir yazarla nasıl kalbimiz bir oluyorsa bizden sonra gelenlere verebileceğimiz ancak yazdıklarımızdır. Söz uçar, görüntü silinir, geriye hep yazı kalır. Neredesin ey okur diye seslenen Oğuz Atay kaderinden bizi kurtaran sanal dünyaya da çok teşekkür ediyorum.
Kuşadası Mübadele Evinin üst katı müze olarak düzenlenmişti. Orayı da gezdiren Zerrin Bağcıvan Hanım sergilenen parçalar hakkında da bilgi verdi.
Ardından Kuakmer'e geçip onun iki katındaki eserleri gezdik, beldenin tarihçesini dinledik. Şehrin hafızasını tutan bu emek dolu ortamlar aynı zamanda aktif olarak kültüre de hizmet ediyor. Biz gittiğimizde bir felsefe sohbeti vardı. Ardından sergi salonunda Milas'ın bir köyünde çekilen otantik fotoğrafların olduğu sergiyi gezdik.
Kuşadası'nın o hercai havasını alıp Selçuk üzerinde Pamucak sahilinde gün batımını da izleyip İzmir'e döndüğümüzde 25 Mart 2023 hayatımın en güzel günleri arasındaki yerini çoktan almıştı.
O günden birkaç fotoğrafla bu yazıyı bitirelim ve "iyi ki varsın okur, iyi ki varsın internet" diyelim.
Yazı-Yorum Dergi'nin canlı yayın konuğu oldum
Merhaba, Yazı-yorum Dergide 6 yıl boyunca düzenli yazdım. Bir nevi evimdi. İki yaşından sekiz yaşına gelirken beraberdim. Sinema eleştiril...

-
Ülkü Tamer şiirinde “ Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen ” diyor ya, düşündüm de ben hiç kuş vurmadım, yuvasını bile bozmaya korkarım...
-
" Bazen ama bir insanla bir şey olur" der şair. Ne sır dolu bir mısradır. "BİR ŞEY" Her şey olabilir bu ya da hiç b...
-
Hayat güzel anılar biriktirdiğimiz bir yolculuk. Bu blog da benim arşivim. Sosyal medya platformları ve handankılıc.com adresi emaneten biz...