podcasttürkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
podcasttürkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan?


 Geçenlerde bir arkadaşım tavuğun hikayesini bilir misin? diyerek anlatmaya başladı. En lezzetli yumurta tavuğun değildir, bıldırcınındır. En büyük yumurta da tavuğun değildir, en besleyici olan da ama yumurta deyince akla tavuk gelir. Çünkü bir yumurtlar, kırk gıdıklar. Diğerleri uçsa da kaçsa da nafile, tavuğun ünü kıtalar aşar. Tartışmalar tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan ekseninde döner ve tavuk, yumurtasıyla girdiği hayatlarımızda döneriyle kovasıyla vazgeçilmez olur. 

Düşündüm haklıydı. Ne güzel eserler verenlerin sesi çıkmaz çıksa duyulmazken gölge yazarlar arkasına sığınıp ününü kullanan ve sonuçta çok satan nicesi vardı. Yayınevleri iyi yazarlarına okur kitlesinin sahip çıkmasını beklerken popüler yazarlarının görünürlüğünü arttırmak için billboardlara ilanlar verirdi. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezdi. 

Okur kitapçı olarak sunulan AVM mağazalarına gidince gördükleri arasından seçim yapar, herkesin aldığına yönelir, neden aldığını sorgulamazdı. Oysa böylesi seçimle alınan kitaplar hep pişmanlıktı. 

Daha önce tecrübe etse de bu yanılgıya yine düşerdi herkes gibi, hepimiz gibi. İyi olmasa televizyona çıkmazdı değil mi? Siz hiç bıldırcın yumurtasının reklamını gördünüz mü? Ama tavuklar da yumurtalar da her yerde.

Tavuk mu yumurtadan çıktı yumurta mı tavuktan bilmiyorum ama müze ışıkları gün ışığından bile iyiymiş. Kesin bilgi yayalım. 

#handankılıc    


    Bu arada yeni podcast yayında. 

Canım benim demek kolay mı? diyoruz.

Tıkla dinle.

Canım Ben'im demek kolay mı?


 Canım Ben'im demek kolay mı?

İkinci sezonun ikinci bölümü yayında. 

Gecenin sessizliğini kaçıramazdım. 

Hızlandırarak dinleyebilirsiniz.

Tıkla, dinle, yorum yaz. 

Seslenen Yazılar Podcasti yeniden yayında


Merhaba 🌞 

Tam 9 ay sonra Podcast çekmeye yeniden başladım. Bu kadar ara vermiş olmamın bir çok sebebi var. En önemlilerinden biri çevrenin gürültüsü. Bitmeyen tadilat seslerine eklenen, içimin gürültüsü, kitabın heyecanı, yazı çalışmalarının yoğunlaşması, ülkede hiç bir şeyin tadının kalmaması, zamlar, kalabalıklar, aşırı sıcaklar, kalabalık yalnızlıklar da sebepler arasında.

Yine de madem Eylül disipline girme vakti, gecenin üçünde çektim. Hatasıyla sevabıyla bir başlayayım dedim. Seslenen Yazılar dinleyicini bekliyor. Desteklerinizi beklerim.



Podcast’lerim toplamda bu yayınları yapan on ayrı platformda aynı anda yayında. En yaygın kullanımı olan #spotify linkini paylaşıyorum. Tıklayarak dinleyebilir, takibe alarak yenilerine ve eskilerine ulaşabilirsiniz. Yandaki fotoğrafta diğer dokuz platform da var.  İstediğinizden dinleyebilirsiniz. Tıklayın. 


Her şey gönlümüzce olsun.

 

Ceza, Uzi, Kelimeler ve Her Şey


 (Podcasts bağlantıları aşağıdadır. )

Başıbozuklar can sıkar. Neden başıbozuk denir bir insana? Herkesin kendi aklı yok mu, başkasının başına neden ihtiyacı var, tamam her toplulukta lider olur, her koronun şefi vardır ama herkesin de aklı ve başı bozukların peşine takılmamak hakkı var.

Aslında hayatta hiçbir şeye takılmamak lazım; ama şimdi takılmak moda, takıl, katıl sonra bırakmaca . Yok olmaz. Kafiye sevmiyorum! Neden dilim hemen kafiyeye kayıyor? Kayar, çünkü kafiye akar, rahat dinlenir. Ama beni boğuyor. Neden peki? Serbest şiiri seviyorum; belli bir hece ölçüsü, kafiyeler, redifler, belki de kurallar ve yasaklar yoruyordur bizi ve elbette şiiri.

Cenazeler de korkutmuyor mu hepimizi?

“Karanlığa bir mum yak” derler, o mum erirken etraf ışıl ışıldır, alkışlarla seyrederler. Her zaman keyfini sürenler olur aydınlığın, mumsa eridiğiyle kalır. Ölen ölür, giden unutulur. Ta ki karanlık kaplayınca her yeri bir mum vardı diye aranır. Heyhat ne mum kalmıştır ne aydınlık, bir kaç dakika “Ah”lanır, “Vah”lanır. Sonra sessizlik denizine dalınır, herkesin kendi keyfi ve kahyası vardır. Salyalar sarana kadar denizi ve içini orda burada kulaç atılır.

Bir gün deniz de biter, umut da, giden canların ahıdır, unutanlara hatırlatılır, sessizliğin bedelidir yaşanan, “Ah” döner dolaşır susana da, açı, susayanı görmeyene de saplanır. Kah hastalık olur kah ölüm, açlık ya da yalnızlık, ah hep kılık değiştirerek dolaşır.

Kurtlar sofrasında kuzulara her zaman yer açılır, tabii ki konuk olarak değil, her şey apaçık ortadadır.

Filler tepinir, çimenler ezilir.

Tıpkı hikayelerdeki, mitlerdeki gibidir her şey: Ateş yanar İbrahimler atılır içine. Kimi karınca olur su taşır minicik ağzında, kimi odun toplar ateş büyüsün de bir an önce yansınlar diye.

Şehrin halkı da toplanır seyreder ateşi, sessiz ama meraklı gözlerle. Ateş yükselir göğe ve birden emir gelir, ateş kabul verir, yakmaz olur içindekileri. Gül bahçesinde ateş su olur, odunlar balık. Her işi çözer Halık.

Hayat düz giden bir çizgi değildir denir, ölüm dümdüz bir çizgi şeklinde gösterilir, dengeye gelmektir, durmaktır ölüm. Öyleyse yaşayana hareket berekettir.

Yürekte varsa sevgin ya da nefretin iner çıkar kalp çizgin. Hiçbir şey etkilemiyorsa seni, fark et, canlı cenazesin.

Umurunuzda değilse gerçekler savulun gidin.

Oturup durmayın gençler, siz bari ayağa kalkın ve ilerleyin. Elbette karşınıza çıkacak zorluklar, siz yine de eğilmeyin, başınız dik, devam edin.

Bir kere çıkarsanız boşluğunuzdan dışarı, sözü, özü, sevgiyi, aşkı, kendinizi yere düşürmeyin.

Gelse de hayat bildiği gibi üzerinize, hemen yere serilmeyin. İlerlerken düşebilirsiniz elbet ama ne yapın edin kalkmayı bilin.

Yamulan kendi kalamamakla öder cezasını, bilin. “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” insanlara güvenmeyin. Çok üzerinize gelirlerse de “Umurumda değilsin, aklım da var, vicdanım da” diyerek direnin.

Bir de size yutturulmaya çalışılan yalanın birine inanıp birini inkar etmeyin. Yalancı hep yalan söyler. İşine geleni seçip köpürten, insanı insan olduğu için değil mahallemden diye sevip gözeten büyüklerinizin ezber söylemlerinden yürümeyin.

Demokrasi, hukuk, özgürlük mücadelesini tüm samimiyetinizle, her şartta ve herkes için verin. Yoksa üzerinizde yükselen enkazdan çıkamayacak, salyasında boğulacaksınız, büyükleriniz gibi, kin denizlerinin…




Bu yazı ilk olarak Medium'da yayınlanmıştır.

SESLENEN YAZILAR PODCAST YAYININA BAŞLADI!





Merhaba, 


Malumunuz Youtube da "Seslenen Yazılar" adlı bir kanalım vardı. Niye podcast de yapmıyorsun sorularına duyarsız kalamadım ve şimdi podcast yayını yapan tüm platformlarda yayındayım. 


Yukarıdaki logo ve kanal ismi ile aratırsanız hepsinden ulaşabilirsiniz.



En yaygın kullanılan platform olan Spotify'ı kullanmıyorsanız bile ücretsiz üyelikle dinleyebilirsiniz. 


Adres için tıklayabilirsiniz. 


Trailer için buraya tıklayabilirsiniz.

  






Spotify kullanmayanlar için ana dağıtıcı siteden yani aşağıdaki linkten dinlenebilir :


https://anchor.fm/s/5965fe74/podcast/rss


Bunun haricinde google podcast, apple podcast, breaker.auido, pocket casts, radiopublic.com  adreslerinden ulaşabilirsiniz. 


Seslenen yazılara duyarsız kalmamanız dileğiyle:)


Not: anchor.fm üzerinden dinlerseniz yorumunuzu sesli olarak bırakabilir, bana ulaşabilirsiniz. 











 

Çam Ağacının Gölgesinde Ekşi Sözlükte

Ekşi Sözlük sürpriziyle karşılaştım bugün.  Oradan verilen linkteki yazı aşağıdadır:  Medium sitesinde yayınlanmıştır.  Teşekkürler Handan K...