KAPI - Pablo Picasso-Mavi Oda Tablosu






Günlerdir yataktan çıkmamıştı. Hasta mıydı, hayır. 
Yorgun? O da değil. 
Uyku… Ah keşke! 
Ne zamandır bir değil birkaç ilaç içmeden uyuyamıyordu. Gözü bütün gece odasının nemli duvarlarından, sıvası dökülmüş tavanına geziniyor, sabaha karşı tam yeni yeni dalmışken odanın içine doğan güneş uyumasına müsaade etmiyordu. 



Eskiden sabahın ilk ışıkları ile uyanmayı sever, neşeyle hazırlıklara koyulurdu. Yaşama erkenden karıştığını düşünürken üçer beşer atlayarak indiği merdivenlerde çocukluğuna dönmüşçesine keyiflenirdi. Her sabah içinden fışkıran bu enerji ile yürüdüğü yolun uzunluğunu unutur, çevresine yeni bir gözle bakmayı becerirdi. Ama artık her şey manasını yitirmiş, başına gelen o talihsiz kazadan sonra bir daha dans edememişti. Bunu kabullenmesi de epey zaman aldı. Yıllarca verdiği emeğin neden, nasıl yittiğine, yaşamının bir anda tepetaklak oluşuna bir türlü anlam veremedi.

Şimdilerde soru sormayı da, cevap aramayı da bırakmıştı. Önceleri bir türlü vakit bulamadığı yağlı boya çalışmalarına geri döndü. Eski günlerden tanıdığı bir arkadaşı resimlerini galerisinde satış için sergilemeyi teklif ettiğinde gözleri dolarak boynuna sarıldı. Ama gecelerce uğraştığı tablolar fazla para etmeyince bir kez daha yıkıldı. Geçinebilmek için resim satmaya devam etse de, bir süredir her şeye olduğu gibi resme de hevesini yitirmişti. 

Zaten yaşadığı bu bir göz odanın içinde boya kokularının verdiği rahatsızlıkla baş ağrıları kronikleşmişti. Gecesi uykusuz, gündüzü vücudunun çeşitli bölgelerinde dolaşan ağrıların ızdırabı ile geçen bir haftanın sonunda yine yatakta dönüp dururken kapının hızlı hızlı çalınmasıyla yerinden doğruldu. Üzerine şalını alıp kapıyı açtı. Karşısında duran genç elinde renk renk çiçeklerin olduğu bir buket tutuyordu. Selam verip çiçeği uzatırken onun adını söyledi. 

O an içine dolan sevinçle çocuğun devamında ne dediğini duyamadı. Genç çocuk tekrar sorunca kendine geldi ve “Tabi bu akşam uygunum, bekliyorum” diyerek içeri girdi. Sırtını kapıya dayadı. Hızlanan kalp atışlarının düzene girmesini beklerken tahta kapının sert bir şekilde kapandığını fark etmedi. Çiçekleri koklarken gözleri kapalı onu düşledi. 

“Üç yıl oldu, demek dönmüş” diye mırıldandı. Çiçekleri vazoya yerleştirirken arasına iliştirilmiş notu gördü. Doğum gününü kutluyordu. 

Gülümsedi, “Bu gündü doğru, unutmamış” diyerek sevindi. 

Hemen ocağı yaktı. Suyu ısıttı. Bakırı duvarın kenarında alıp yere koydu. Soğuk su kovasını getirdi. Suyu başından aşağı dökerken gözleri kapalı onunla geçen günleri düşünüyordu. Yüzüne bir gülümseme yerleşti. Vücudunu keselerken sanki aylardır üzerini bir mum gibi kaplayan umutsuzluktan sıyrıldığını hissetti. Bir ara “Değişen bir şey olmayacak” diyen mantığına çıkıştı. “Bu gün değil, şimdi sus ve beni bu gün bari rahat bırak”   dedi.


Hava kararmadan hazırdı. Epey zamandır bu gözlerle aynaya bakmamıştı. Kendini uzun uzun izledi. “Aslında hala güzelim” diye mırıldandı. 

“Unutmamış işte” diyen kelebekler içindeki solmuş bahçede uçuşmaya başladı.  Onu yeniden göreceği için heyecanlı ve sabırsızdı. Temiz hava alayım diyerek pencereyi açtı. Arabasının sokağa girdiğini görünce kalbi duracak gibi oldu. Yeniden aynaya koştu. Allığını tazeledi, biraz daha o sevdiği kokudan sıktı. Kapının yanına geldi. Basamakların bittiğini o gıcırdayan trabzanın sesinden anladı. Yaklaşan her adımda heyecanı arttı. 

Bir yandan ona sarılmanın, kokusunu içine çekmenin hayalini kuruyor bir yandan da sakin olmalıyım diyerek kendine telkin veriyordu. Nihayet kapı çaldı. Biraz bekledi, iki adım attı ve derin bir nefes alıp tokmağı çevirdi. Kapı açılmadı. Biraz zorladı ama sonuç alamadı. Dilinin düştüğünü fark edince yüzüne yerleşen kırgın ifadeyle olduğu yere çömeldi. Çok geçmeden dışarıdan onun sesi geldi: 

-Bekle, bir çözüm bulacağım.  

Not: (Bu öykü Pablo Picasso'nun yukarıda paylaştığım Mavi Oda adlı tablosundan esinle, tarafımdan yazılmıştır. Gizemli bu resmin altında ikinci bir resmin gizli olduğu keşfedilmiştir. İkinci resim aşağıdadır. )

8 yorum:

  1. Ne güzel resimden öykü üretmek. Resimin, müziğin birer öyküsü vardır. Gizli resim de en az görüneni kadar ilginç ve sır dolu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dünyanın her yerinde yaratıcı yazarlık atölyelerinde ilk yapılan alıştırmalar hep bu resim üzerine imiş
      sanat sırlarla dolu bir alan artık içine sığmayanların taşması demek sanat ve eğer içinizdeki gerçekse yansıyan da gerçek oluyor:) yorum ve katkınız için teşekkürler

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sonunda bu da oldu:)) yazıdaki öyküyü kendi penceresinden tamamlayan bir okur... Üşenmeyip yazının beş katı uzunlukta bir ekleme yapmış tebrikler Hakan Bey de sonra noldu ben de kapıda bırakmıştım siz de az gitmiş uz gitmiş bir arpa boyu yol almamış kapıda kalmışsınız :)) teşekkürler
      bu arada bir blog açın derim sırf burada yaptığınız yorumlarla bile epey içerik üretmiş olursunuz size de arşiv olur hem
      saygılar

      Sil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Baby Reindeer Dizisi Üzerine Değerlendirmeler

  Afişiyle dikkatimi çeken bu diziyi, edebi zevklerine güvendiğim bir kaç arkadaşımın hikayesinde "çok etkileyici, bitince iki gün kend...