PA NEGRE-2010- (KARA EKMEK)



Merhabalar,

21 gün sonra Sinema Günlüğü serisinin 47. filmi ile yine buradayım. 

Nihayet dokuz hafta süren kursum dün itibariyle bitti ve benim bu hafta için yetiştirmek zorunda olduğum bir ödevim yok. Tabi asıl iş şimdi başlıyor, kursta öğrenilenlerin uygulanması daha disiplinli bir çalışma gerektiriyor ama bu demek değil ki sevdiğim şeyleri yapmayacağım. Öyleyse yeniden çok özlediğim film seyretme işine ve sevgili bloguma dönebilirim. 

Dün gece yorgunluktan kanepe de sızmak üzereyken sinema 1001 adlı kanalda başlayan filme denk gelince izleyeyim dedim. Tamamen rastlantısal olarak karşılaştığım sinema filmi 9 dalda ödül almış. Detaylı bilgi ve yorumlar için ekşi sözlük ve sinemalar'a bakabilirsiniz. Ama spoiler yemeyeyim diyorsanız gözü kapalı seyretmeye başlayabilirsiniz. 

İlla biraz bilgim olsun diyorsanız, kısaca bahsedeyim; İspanya iç savaşından sonra ciddi düzeyde fakirlikle mücadele eden halkın, erkeksiz kalan kadınların, babasız çocukların hayata tutunma mücadelesi. Bir diktatörlüğün insanları yok yere karşı karşıya getirip birbirine kırdırırken kendi varlığının devamını sağladığı bir Akdeniz ülkesi. 

Hapisler, sürgünler, firarlar, ev baskınları, güç sahiplerinin namussuzca isteklerine boyun eğmeyenlerin yaşadıkları bir çocuğun gözünden anlatılmış. Babasının bir kahraman olduğunu düşünen çocuk her zorluğa göğüs gererek neredeyse tek başına ayakta kalmaya çalışıyor. Ama hayat sürprizlerle dolu.

Hiç bir şey göründüğü gibi değil ve kahramanlar ile hainlerin yer değiştirmesi adaletle değil siyasetle devam yargılamalarda tabi ki güce göre belirleniyor. 

Özellikle baba-oğul ilişkisi üzerinden iyi bir anlatım var. Çocuk oyuncu çok başarılı. 

Görsel şölen sunan film, renklerin sahiciliği, çekim açılarının mükemmelliği, başlangıcının çarpıcılığı ile hemen içine alıyor izleyenleri.

Şimdiden iyi seyirler.

ŞAMPİYON/2018 BOLD PİLOT


Merhabalar,

Sinema günlüğü yazılarına 46.film ile devam edelim. Aslında bu aralar çok güzel filmler izledim, yazılar yazdım, sıkı okumalar yaptım, yapıyorum ama bloga girip yazacak vakti bulamıyorum. En azından ileride paylaşmak için notlar alıyorum. Bu benim için teselli kaynağı. Bir ay daha devam edecek bir eğitim sebebiyle buralarda aktif olamayacağımdan sinemada izlediğim vizyon filmlerden birinden kısaca bahsedeyim istedim.

Bu filme kafası bozuk bir arkadaşımın "Canım sıkkın, ağlamak istiyorum, sinemaya gidelim" demesiyle evden çıktığımız bir akşam rastgele girdik. 
Farah Abdullah'ı, Fikret Kuşkan'ı severim, tereddüt etmedim. İyi bir aşk hikayesidir dedik ama o gece bir talihsizlik yaşadık ve bir türlü filmin duygusuna giremedik. 

Salon ortaokul öğrencisi elli civarı erkek çocuğu ile doluydu. Bir futbol takımın alt yapısı, kursiyerlerini getirmişti. Salonda belki on yetişken ya var ya yoktu. Ergen çocukların sürekli konuşan, birbirini dürten, mısır tartışması yapan halleri arasında filme konsantrasyonumuz zor oldu. 

Filme dair detaylı bilgileri buradan bulabilirsiniz. "Şampiyon, efsane yarış atı Bold Pilot sayesinde bir araya gelen Halis Karataş ve Begüm Atman arasındaki büyük aşkın hikayesini konu ediyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde, Türk atçılığının önemli ismi Özdemir Atman’ın sahibi olduğu Bold Pilot, at yarışı ile ilgilenmeyenlerin bile sevgisin kazanan bir attır." diye anlatılmış. Ben bilmiyordum. Sinema filmi olarak çekilen ama gerçek bir aşkı anlatan filmin sonunda belgeselmişcesine gerçek kişilere yer verilmesini doğru bulmadım. Evet güzel bir aşk, vefa, azim öyküsüydü. Oyunculuklar da iyiydi. Atlar şahaneydi. Ama sonundaki kısım ve salondaki sorun nedeniyle gözler yaşarmadı. Neredeyse aynı hizada oturduğumuz hiç bir yetişkinde de gözyaşı yoktu. 

Ama şuanda sadece konuyu bile düşününce gözlerim doluyor. Yıllarca hastalıkla mücadele eden bir kadını olduğu gibi seven, emek veren, hayata tutunduran bir adam başlı başına bir kahramandır. Bu yüzden, sakin bir salonda aşkı, vefayı,azmi, sabrı izleyebilirsiniz derim, mümkünse sürekli kıkırdayıp olur olmaz sahnede yanındaki çocuğu dürten ergenlerden uzakta:)) 

Baby Reindeer Dizisi Üzerine Değerlendirmeler

  Afişiyle dikkatimi çeken bu diziyi, edebi zevklerine güvendiğim bir kaç arkadaşımın hikayesinde "çok etkileyici, bitince iki gün kend...