Merhabalar,
21 gün sonra Sinema Günlüğü serisinin 47. filmi ile yine buradayım.
Nihayet dokuz hafta süren kursum dün itibariyle bitti ve benim bu hafta için yetiştirmek zorunda olduğum bir ödevim yok. Tabi asıl iş şimdi başlıyor, kursta öğrenilenlerin uygulanması daha disiplinli bir çalışma gerektiriyor ama bu demek değil ki sevdiğim şeyleri yapmayacağım. Öyleyse yeniden çok özlediğim film seyretme işine ve sevgili bloguma dönebilirim.
Dün gece yorgunluktan kanepe de sızmak üzereyken sinema 1001 adlı kanalda başlayan filme denk gelince izleyeyim dedim. Tamamen rastlantısal olarak karşılaştığım sinema filmi 9 dalda ödül almış. Detaylı bilgi ve yorumlar için ekşi sözlük ve sinemalar'a bakabilirsiniz. Ama spoiler yemeyeyim diyorsanız gözü kapalı seyretmeye başlayabilirsiniz.
İlla biraz bilgim olsun diyorsanız, kısaca bahsedeyim; İspanya iç savaşından sonra ciddi düzeyde fakirlikle mücadele eden halkın, erkeksiz kalan kadınların, babasız çocukların hayata tutunma mücadelesi. Bir diktatörlüğün insanları yok yere karşı karşıya getirip birbirine kırdırırken kendi varlığının devamını sağladığı bir Akdeniz ülkesi.
Hapisler, sürgünler, firarlar, ev baskınları, güç sahiplerinin namussuzca isteklerine boyun eğmeyenlerin yaşadıkları bir çocuğun gözünden anlatılmış. Babasının bir kahraman olduğunu düşünen çocuk her zorluğa göğüs gererek neredeyse tek başına ayakta kalmaya çalışıyor. Ama hayat sürprizlerle dolu.
Hiç bir şey göründüğü gibi değil ve kahramanlar ile hainlerin yer değiştirmesi adaletle değil siyasetle devam yargılamalarda tabi ki güce göre belirleniyor.
Özellikle baba-oğul ilişkisi üzerinden iyi bir anlatım var. Çocuk oyuncu çok başarılı.
Görsel şölen sunan film, renklerin sahiciliği, çekim açılarının mükemmelliği, başlangıcının çarpıcılığı ile hemen içine alıyor izleyenleri.
Şimdiden iyi seyirler.