Merhaba,
Dün yeni öyküm "Yokuş" Pandabiyat'ta yayınlandı.
Okumak için linki tıklayabilirsiniz.
Günaydın ve bitti. "Aldım Başımı Gidiyorum" çalıyor fonda. 2020 gibi işte, herkes vefasız, herkes kendinle baş başa, yapayalnız. Çek git diyor şeytan, çekilip gidilecek yer kalmamış oysa. Her yüzde maske, her yerde korona.
"Sanma ki ağlarlar ardından" cümlesi değiyor yüreğime, kanatırcasına. Sahi, yokluğumu hissedecek kaç kişi çıkar bunca yılın ardından? Kaç insana faydam dokundu, kaç kişi için yürekte bir mevkiim kuruldu? Herkes gibi ben de bilmemekteyim.
Melih Kibar Çiğdem Talu'yu kaybetmesinin ardından sevdiği kadının şiirini besteleyerek yapmış bu şarkıyı. Ne aşktır onların ki, Yüzyılın Aşkları belgeselinde Can Dündar ne güzel anlatır, yarım kalan aşkları ağlatır. "Ben bu dünyadan, dosttan düşmandan, aşktan, sevdadan aldım payımı gidiyorum. Günahlarımla sevaplarımla aldım başımı gidiyorum" diye nasıl güzel yorumluyor Yonca Lodi.
Gidesim var uzaklara ama buradayım işte. Şimdi misal Porsuk Çayı boyunca bir yola çıksak, dört yüz kırk sekiz kilometrelik nehir boyunca havzayı dolaşıp İtalyan Gelin Pippa gibi barış için yürümeyi seçsek barışın bundan haberi olur mu? Pippa ne yazık ki bu topraklarda can verdi. Bu ülkede her gün kadınlar katledilir oldu. Virüs kadar tehlikeli eril güç dengesizce masanın üstüne çıktı tepindi 2020'de. Yeni yıl hayat dolu gel bize, virüsünle kol kola git 2020, sağ salim çıkalım biz de geleceğe, maske mesafe hijyen kurallarına dikkat edenlere teşekkür edelim, içtenlikle.
Günaydın ve bitti. "Doktor sizde umut var dedi haksız çıkma olasılığım oldu" "Benim Hala Umudum Var çünkü sahibim var" diye mırıldanıyorum. Ama ne yapacaksın, seviyor insanlar savaşı, hırsı, küfürler savurmayı. Oysa barış, güzel günler için olmazsa olmazımız değil mi? Hele de doktor bile ümit kesmemişken benden, fırtına durulsun, hayat barışa teslim olsun? Elbette bu dram bitecek. Ham meyve değiliz artık! Düşünüyorum da, yaşla mı yaşadıklarıyla mı kemale erer insan? Duruldu içim. Eyvallah deyip geçip gitmesini seyredeceğim, kötü günlerin, hırsların, sevdasız vakitlerin, yine de teşekkür ederim.
Günaydın ve bitti. Her şeye rağmen yapabildiğim en küçük şey, kalkıp yürümek. Yok yok epey büyük şey aslında, harekete geçmek, yeryüzüne ağırlığını bırakıp ilerlemek. Hayallerim var ama onlar da ağlarsa hayata küsüp olduğum yere çökeceğime kalkıp yürüyorum geleceğe, kendimle ve dünya ile barışa, sevgiye, huzura. Çünkü ben inanmam mutsuz yarınlara. "Öyle olsa sen gelmezdin" diyor ya şarkıda, kırmızı ve mavi balonun peşinde erkek ve kız çocuk ters yönlere gitseler de ellerindeki balonlar bırakmıyor birbirlerini inatla, sevdayla sarılıyorlar çocukları peşlerinden koştururcasına. "Öyle olsa" şarkısının klibinde kullanılan Fransız filminden alınan o sahne ne güzeldir. "Ama inanmam asla mutsuz yarınlara. Öyle olsa sen gelmezdin; geldin, gidecek olsan bile geldin, yürüdük, günü, geceyi, hayatı, hayali, sevgiyi... Gelen ve giden tüm dostlarım size de teşekkür ederim.
Günaydın ve bitti. "Menopoz ateşi gibisin be arkadaş fena bastın beni" diyerek sigarasının dumanını savurdu yüzüme. Öksürdüm, şu meretin dumanı bile boğuyor, hala alışamadım. Neyse ki tatlı değil diyorum bazen. Öyle olsa kesin kokusunu çekmektense içmeye başlardım, kaybolduğum zamanlarda. Ama dik durdum, yüreğimdeki kederlere yenilmedim. Kara kışlardan kendi ateşimle çıktım. Çok ayrılıklar gördüm, yine de vazgeçmedim. Dünyaya sevgi barış huzur gelecekse yüreğimizden akıp geçecek. Ben seversem, sevdiklerim içlerine dolan, doyuran sonra kendilerinden taşan sevgiyle boğacak öfkelerini, kendi ile barışınca dünyaya akıtacaklar sevgilerini. "Benim Hala Umudum Var" Bırakmazlar, sahibim var, O'nun kurduğu bir dengede akıyor zaman, yıkıyor içimizi. Yıkıldıkça yeniden inşa başlıyor, yıkadıkça temizliyor, maviye boğuyor yüreklerimizi. Her şeye rağmen var edildiğim, hayatın bu boyutunda deneyimleme şansına eriştiğim için teşekkür ederim.
Günaydın ve bitti. Eyvallah diyorum artık, gelene "Hoş geldin" gidene eyvallah. Yaşamak üzerine yeni kararlar veriliyor yılbaşlarında. Yaseminler üzerine yeminler ediliyor şarkılarda. Yaseminleri koklasak yetmez mi, cehenneme dönmüş bu dünyada barışa hasret yaşamak zorunda mı bunca insan? Savaştan çıkmanın yolu var mı kendinle? Hep batıya, daha batıya kaçarak mı kurtulacak insanlık? 2020 boyunca edindiğim tüm farkındalıklar için de teşekkür ederim.
Günaydın ve bitti. Sımsıkı tutundum, hayata. Yaş aldıkça böyle olur derlerdi inanmazdım. İnsan, yıllar içinde onu dünyaya bağlayan varlıkları arttıkça uzaklaşırmış özünden, geldiği yerden, onu Yaradan'dan. Tutunmak istermiş toprağa, köklenmek için ağaçlar diker, evler inşa eder, çocuklar doğurur, torunlar bekler, ilaç kutularına sarılırmış. Toprağın üstünde kalmak için savaş verirmiş. Oysa barışmalı ölümle de, hayatla da. Kesin olan bir şey var ki; bu döngüden vakti gelen çıkacak. Öyleyse tutunmamalı hiçbir şeye inatla. Gönül vermemeli, şehirlere, gölgelere, yalan sevdalara... Yine de teşekkür ederim, bu güne kadar hayatıma uğrayan, bir zaman da olsa benimle yol alanlara...
Handan Kılıç
31 Aralık 2020
İzmir
Not: Bu yazı Yonca Tokbaş'la "Tarlabaşı" kelimesinden türetilen yeni kelimeler kullanılarak süreli bir oyunda ve metnin içindeki koyu renkli cümleler elimizdeyken aradaki boşluklar doldurularak ve tüm metin birbirine bağlanarak yazılmıştır. Bu eğlenceli yazı çalışması için Yonca'ya teşekkürler.
Merhaba, Dipsiz Göl'ün ilk etkinliği memleketimde gerçekleşti. Gelen, arayan, destek olan tüm dostlara çok teşekkür ediyorum. Instagra...