Sinema Günlüğü 54. Film
Yine güzel bir İzmir gününden selamlar. Bu gün 1.Uluslararası Mülteci Film Festivali'nin son günü idi. Saat 12:00 de başlayan gösterimlerin tamamına katılma şansım oldu.
Hepsi çok iyi seçilmiş filmlerdi. Bu sebeple öncelikle seçici kurulu tebrik etmek isterim. Festivale emeği geçen herkese de ayrı ayrı teşekkürler. Böyle bir festivali İzmir gibi umuda geçiş yapılan bir noktadan başlatmak çok manidar. Umarım önümüzdeki yıllarda da büyüyerek devam eder.
Seyirci açısından da, neredeyse salonun tamamının dolu olması, böyle spesifik bir konuda dışarıda açık havaya rağmen insanların karanlık bir ortamda saatler süren yorucu bir izleme performansı göstermesi de ayrıca önem taşıyor. İzmir seyircisinin güzelliği hep bilinir ama konu herkesin görmezden geldiği mülteciler olunca bu katılım festivali de amacına taşıyor.
Ayrıca bu son gösterim öncesi ara verildiğinde bir sürprizle karşılaştık. AHBAB platformunu kurarak ihtiyacı olan herkesin yanında hemen bitivermesiyle gönüllerde taht kuran sanatçı Haluk Levent Festivali ziyaret etmişti.
Bundan habersiz nefeslenmek için bahçeye inip başımı kaldırdığımda birden bire Haluk Levent'i görmek ve orada fotoğraf çektirmek günün bir başka güzelliği oldu. "Yollarda bulurum seni" dediği günden beri sıkı bir dinleyicisi olduğum sanatçıyı üreten, yaşayan, yaşatan yanları ile hep çok takdir etmiş, yaşamlarımıza yansıyan yönleriyle çok sevmişimdir. Bu nedenle harika filmler izlediğim bir ortamda onunla karşılaşmak çok keyif vericiydi.
Konuya dönersek mültecilik kavramı ile ilgilenenlere Festivalin gösterim listesinin de iyi bir rehber olduğunu hatırlatarak bu listenin linkleri için önceki yazıma atıf yapıyorum.
Şimdi günün son filmine dair bir kaç kelam edelim:
Welcome, 2009 Fransız yapımı bir drama. Aşkın insana yaptıramayacağı hiç bir şey olmadığını hatırlatması ile gözleri yaşartan, mülteciliğin zorluklarını da anlatan bir yol, yolculuk, umut, inanç, azim filmi.
Hani bir yer vardır; hepimiz oraya gelir ve geçeriz. Hayat herkese ayrı bir yerden sorar soruyu ve cevabı bilemediğinizde geri kalan hiç bir şeyin önemi olmaz. Aşk da böylesi zor konulardan biridir.
Filmde biteyazmış bir evlilik ile doğması için çaba gösterilen birlikteliğin eş zamanlı akışı verilmiş. Sevdiği gidince dağılan ve neredeyse hayatında hiç bir şeyin önemi kalmadığından işe gidip gelirken tatsız bir zamanın içinde yuvarlanan bir adam, aşkı için inanılmaz yollar deneyerek uzaklara gelmiş genç bir aşığı anlamaya başlayınca her şeye bakışı değişir.
Fransız öğretmen ile Iraklı bir mülteci aşk ortak paydasında buluşur. Olaylar bunun üzerine gelişir. Uzun ve zorlu bir yoldan gelen ve İngiltere'ye gitmek isteyen mülteci Bilal savaştan kaçmaktadır. Yaşadığı travmalar sebebiyle herkesin gittiği yoldan gidemez. Ama onu bekleyen ve hayatta tutan maşukunu düşünür ve yeni yollar arar. Azmiyle öğretmenin dikkatini çeker. Arada cüzdanından sevdiğinin resmini çıkarır, özlemle bakar, kavuşacağı günün hayalini kurar.
Sevenlerin yanında her daim sevdiklerinin bir fotoğrafı olduğu gibi neredeyse hiç bir eşyası ve parası olmayan Bilal'de de güzel kızın yırtık da olsa bir fotoğrafı vardır.
Çünkü sevdiğinin yüzü insan için önemlidir ve her çizgisini ezbere bilmek kendi kalbinin koordinatlarını belirlemek gibidir. Bu duru sevda öyle samimi ve güçlüdür ki, hem içindekileri hem de dışındakileri dönüştürür, iyileştirir.
Yüzme öğretmeni de bundan nasibini alır. Aşkı, çabayı, sevgiyi, karşılıksız vermeyi hatırlatan bu dostluk onu yıkılan evliliği üzerine yeniden düşündürür.
Aşkı bilen bir adam, taze bir aşkın soluk alışına şahit olunca daha duyarlı bir insana dönüşür. Zaten aşk, insanı daha iyi biri yapmıyorsa gerçek değildir.
Daha fazla detay vererek izleyeceklerin hevesini kaçırmak istemediğimden filmi aşka, insana, sevgiye inanan herkese tavsiye ediyorum.
Bir de filmi izlerken zihnimde hep Haluk Levent'in "En güzel aşk zor olandır" dediği parçanın çaldığını belirtmek isterim.
Hani der ya şarkıda,
"Haber saldım dört bir yana
Karanfiller susuz kalmış
Muhabbete dost aradım
Bu şehri periler sarmış
Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Her şey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış
Söyle bana güzel kadın
Her şey yerli yerinde mi
Bırakıp gittiğin gibi
Deniz mavi gök yeşil mi "
Evet, en güzel aşk zor olandır. En şanslı insan kalbi aşka uğrayandır. Sonucu ne olursa olsun aşk insanı olduran en güzel kaderdir.
Aşık olabilmeniz, aşık kalabilmeniz dileğiyle iyi seyirler.