ŞİİRSEL FOTOĞRAFLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞİİRSEL FOTOĞRAFLAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hadilere

Bir sabah uyandığımda

Hazır sofra bulsam yanı başımda

Annem hadilese ben savsaklasam

Hadiler artsa, ben neşemde kaybolsam

Bahçeye insek sonra elimizde tepsiler 

Masada renk renk kızartmalar olsa

Üzerine mutlaka domates sosuyla

Yesek yesek sevinsek, pişmanlık nedir bilmesek

Keyfimiz tamam olunca bir koşu toplasak masayı

Birimiz süpürgeyi kapsa öteki hortumu, serinletsek ortalığı

İşler bitince divana uzanıp kitap okusam

Yine romanların içinde kaybolsam

Hadiler yükselse hiç durmadan 

Ben yine duymasam

Hadi gezmeye gidiyoruz diye gelse başıma annem, ayak diretsem

Onlar da gelecek diye fısıldasa kulağıma

Hemen kalksam ne giyeceğim şimdi diye darlasam annemi

Ne seçsem beğenmese

Ütülü kıyafetleri illa tekrar ütüle dese

Koca bir gün yaşanmış gibi olsa ama daha vakit öğlen olmasa

Annem yanına bir iş al, elinde tığ bari olsun dese

Omuz silksem kitap koysam çantama

Herkes konuşurken ben bir okusam bir kulak kabartsam konuşulanlara

Dertlerden bahsedildikçe büyümekten korksam

Sonra arkadaşlarım gelse, hadi top oynayalım deseler

İstop, yakan top, voleybol oynasak

Bir kavga edip bir barışsak

Boş arsaya gitsek 

Ok atsak birbirimize

Elbiselerimize yapışsa

En çok yapıştıran kazansa

Kaybeden ağlasa

Kazanan sarılsa

Bugün doğum günüm ama kimse kutlamaz dese kulağıma

Ona papatyadan taç yapsam başına taksa

Ben prenses oldum diye dolaşsa etrafta

Abisi saçını çekse tacını alıp kaçsa

Peşinden koşup yakalasak beraber

Kardeşine dil çıkarıp cadı dese

O ağlarken elimizden kurtulsa tacı bana takarken fısıldasa

Sana daha çok yakışıyor diye

Ben gülsem yanaklarım pembe pembe

Günler uzasa, gülüşler uzasa

Poğaçalar kabarık, kekler ıslak olsa

Tabağını önce bitiren sıcak sıcak çaya hak kazansa

Bebeklerle ortancalar ılık çayına bisküvi bansa

Büyükler kendini koskocaman sansa  

Oyunlar sürse, sevgiler de

Günler çocukken ki kadar uzun ve güzel geçse.

Keşke!

Handan Kılıç

29 Mayıs 2024

 

Hayat Sende Durmam Diyor

 


 Merhaba. Bu resmi derste çektim slaytlar rahat görünsün diye kara perdeler çekiyorlar. Hayatlarımıza çekildiği gibi. Oysa dışarda yemyeşil bir kampüs var. Hayat var. Yeşil papağanlar, kargalar, palmiyeler, zeytinler. Salkım söğütler, incirler. 


Ve ders araları var nefeslendiğimiz. Ama gündem öyle mi? Sürekli kara perdeler çekili. 

Her şey akıp geçiyor, günler, acılar. Sabır taşı olsa çatlardı bu toprağın insanı yaşanan acılardan. Zaten çatlayıp toprak oluyor kuru susuz yalnız çorak bir toprak oluyor herkes. 


Instagram’dan pek belli olmasa da herkes kendi acısını bir başına çekiyor. Ve insanın bir şey paylaşma hevesi bile kalmıyor. Arkadaşlarımın çıkan kitaplarını paylaştığım hikaye serisi vardı duruyor. Okulda her güne bir fotoğraf çekiyorum. Bazen birden çok. Perspektif fotoğrafları. Bekliyor. Herkes eli dili bağlı öylece duruyor.

Sanalda Ve gerçekte derslere giriyorum. Yeni şeyler öğreniyorum. Yeni insanlar tanıyor, yepyeni öykülerle heyecanlanıyorum. 

Yazılar yazıyorum gece yarılarına kadar. Okuyorum, kendi rutinlerimde yaşamaya çalışıyorum. 

Sıfır haber, az dizi, sıfıra yakın Türk kanal yine de sosyal medyaya girdim mi yaşayacak heves kalmıyor. Neden bunca çaba diyorum. Yaşam enerjisi yok bu topraklarda hep acı, gözyaşı, bedelsiz ucuz yaşamlar… 


   İmkanı olan bu kısır döngüden çıkıp gidiyor zaten. Kalanlar nasıl devam edecek güç buluyor, meçhul. 

   Varsa önerisi olan bir anlatıversin de dağılsın bu kara bulutlar🙏

17/10/2022 

Handan Kılıç





Dans

Ne zamandır mandalaya vakit bulamıyordum @sanalyazievi @oyku.teksen in dışavurumcu sanat dersinde başladım sonu nereye gider bilinmez ama şimdilik bir kaç satırlık bir şiir doğurdu bile:

Su
Gibi dingin
Ateş gibi yenileyen
Ağaçlar gibi ayakta, direnen
Mevsiminde sessizliğe bürünüp vaktinde yeşillenen kalbim,
Dans eden ağaçlar, sarılan kökler gibidir, huzurlu, sakin

#handankılıc

Gurbette yorgun düştüm

 

Merhaba, 

Burası öncelikle kendime tuttuğum bir günlük. Bu nedenle bir yerlerde yayınlanmış yazılara ait linkleri de elimin altında olsun diye ekliyorum. 

Sanal yazı evi benim ikinci evim:) Bazen birinci bile oluyor. Ev halkım önceliğimin yazı evi ve yazı arkadaşlarım olduğunu bilir. Programlarımızı ona göre ayarlar. 

Dört yıldır devam ettiğim bu güzel mekanda da bir blog var. Orada yer alan yazıları buraya koymamışım. Rastlayınca ekleyeyim dedim. Yazı ile ilgili olan ya da ilgilenmek isteyen herkesin ilk adresi olmalı sanal yazı evi.        


İşte oradan eski bir yazı:  

Gurbet'i  okumak için tıklayınız.

Gitti gidiyor'u okumak için tıklayınız. 

Kayayı Delen İncir Turgut Uyar

 



İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını
diyor birisi, katılıyorum o sabahlara
öğleler kaba yaşanır, kalındır
akşamüstleri ince hüzünlü
…çiçekler alınıp verilebilir
sabahtır yalnızlık
nasıl sabah nasıl yalnızlık
ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır
var mıdır, vardır
vardır, ama çiçeklerle değil
kendi başına
zımpara taşı gibi acımasız
Ne aklıma gelse bir bakıyorum unutmuşum
tren penceresinden bir tarla
eskiyip atılmış bir gömlek, hiç unutmam
Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam
diyor birisi yineliyorum
hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmayın
insan nasıl direnir başka
hiç unutma
Bir zamanlar Kars’ta bir otel odasında
bir gezgin kokucunun bana verdiği
bir alüminyum şişeyi unutmuyorum
ölümü geciktirmek sonsuzluğu kısaltmaz
diyor birisi, evet ama
hayatı uzatır sanki
sanki ama ne adına
hayatın kendisi adına
sonsuz bir törenle susuyorum
sonsuz dirim için, o sonsuz adama
sonra duyguya, ele benzer şeyler giriyor hayatıma
el midir duygu mudur
evet bazı kişiler kararsız ama
benim seçmediğim sanılır hayatımda
el altından el ilanı dağıtıyor
birisi, almıyorum Allah aşkına
alamam, neden alamam
biliyorum hiçbir şey yapamam tek başıma
biliyorum beni kendi başıma sanan birisi
durmadan hata yapıyor
serçeye, kumruya, öküze sormadan
insanın kendi seçtiği toprak
doğrusu, toprağın kendi seçtiği insan
dirimin geleceğini doğruluyor durmadan
-her şeyden biraz kalır-
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır.
kavanozda biraz kahve,
kutuda biraz ekmek,
insanda biraz acı.
insanda biraz mutluluk
ama en geçerli söz
insan en çok sabahları arar sevdiği kadını
Türkiye’de ve dünyada…
Turgut Uyar

Halsiz

 Memleketin hali içler acısı!

Senin de acıyor mu için?

Hayır, her şey olması gerektiği gibi belki de…

Bedelleri var seçimlerin.

Ama ben hiçbirini seçmedim, bunları neden yaşıyorum şimdi?

Sana da basamak gerekmiş demek, olduğun yerde kalma diye,

Uçmak, süzülmek, sıkışıklıktan çıkmak için yaşadıkların belki bir hediye.

Sularımız bile akmıyor ki yatağında,

Değiştiriyoruz yönünü vandallıkla.

Kendimizin de yönünü bulamıyoruz sonra.

Bir uçurtma olsak mavi gökte.

Güldüm,

Öyleyse kapat gözlerini ve düşle!

Bak gördün mü uçurtmasın işte

Her şey kaldı geride.

Açtı gözlerini kederlendi.

Duygularını yaşamaktan kaçıyorsun

Bu seni tutsak ediyor toprağa

Bir kopsa uçurtmanın ipi, biraz da rüzgâr olsa

Açınca gözlerini burdaysan ne fayda!

Sıkıştığın yerde,

Hareketsizlikten kramplar içinde,

Hislerin donmuş, buz kesmiş kalbinde

Acıtmıyor artık çaresizlikler, elbet memleketin hali de!

Handan Kılıç

11/5/2022

NEREDE

 

Kendimle olmuyor
Ama canım, hayatta
Dansın, aşkın
Kavgan, sevdan
Hep kendinle

Değişimin bugün değil ki sadece!
Heyecanlar
Bütün
Yarım
Yarın
Tam
Tan yeri ağarsa keşke!
Her gün karanlık
Hep gece
Dua dua her hece
Dökülse de sessizce
Değişmiyor vakit gelmedikçe
Gece de gündüz de
Kendimle oluyor işte.

Buradayım görüyorum
Başka nasıl olabilir ki!
Orda burada
Akılda, kalpte
Dolaş dur yine dön kendine
Kapıldım, gittim/geldim
Çakıldım
Yerdeydim
Bazen de gökte
Masmavi gök
Süzüldüm de
Görüyorum dünü bugünü 
Belkilere sıkışmış geleceği de
şimdi buradayım gerçeğimde
Kendimle.

Handan Kılıç
04/03/2022 -İzmir
#handankılıc
#şiir
#şairlerisevin
#şiiryaz
#şiiroku



Taş Parçaları / Birhan Keskin

 

"Fazla insansın sen sevgilim fazla insan
Bir barbarım ben oysa, bir hayvan
Dilim bağışlamaktan söz eder benim
Seninki adalet ve intikam.
Söylemeye gerek var mı sevgilim
Söylemeye gerek var mı şimdi
Yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni
Klimanjaro’nun karları sevgilim
Klimanjaro’nun karları
İnnnnniiiiiiyor aşağı.


XXXIV

Birini seviyorsan onu öldürme! demek kolay
Oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat.
Ve aşkta ölümün bir anlamı vardır, görklü kılınan
Bozulsun diye im
Her ateş önce kendi yanını yoklar sevgilim.
Bundan böyle ne vakit bir yangından artakalan
İsle kararmış bir şair gölgesi görsen
Başıboş, duran, susan, içinden yanan:
Ya da bir kız kardeş, ağlayan kekliğine,
Uzak ve göğsünde klarnet sesiyle dolaşan.

XXXVI

Bunca zaman sonra, neden ona dokunmadığımı
Neden çekmediğimi silahlarımı kınından
Olanı biteni kalbime koyup kendimi çektiğimi
soruyorsan…
Dokunmadıysam tek bir sebepledir…
Bir barbar ancak eşitine dokunur.

XXXVII

Akan sokaklarda yan yatmış otlara benziyorum
Rüzgârla yana savrulan dallara.
Aşk için ihanetle vuran aşk aşkm’ôla?
Ah ciğerimin köşesi, kavrula kavrula
Kopuyor gönül bağım, sen bağla.

XXXXI

Bir nefeslik can kalsaydı sana üflerdim canımdan
Diyecekler; çok yüksekti ondaki zindan
Görmeli, eline almalı, sıvazlamalıydın, öğretemeden
Yazgına kanat ol kol ol diyemeden ayrı düştüysem senden.
Buna yanarım çok, en çok buna yanarım inan.
Onaramazdım kırdığım yerleri
Onaramazdın kırdığın yerleri.
Son bir nefesle sana sarıldımdı.
En acısı buydu.
En acısı buydu.

XXXIX

Aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir
Ben bir Divan şairi değilim ki sevgilim
Sana bercesteler düzeyim
Yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına
Tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim.
Ben bu çıldırmış vaktin, ben bu yılan zamanının
Paramparça edilmiş şairiyim. Ne diyeyim!
Yine de içimde, çok eskiden kalma bir
Ya leyl… ya leyyyllllllllllllle.
Bir çöl gecesine ismini bırakayım.

XXXVIII

Bir dalda iki kiraz gibi
aşk ile öfke arasında
yanyana.
Dursun bu aşk. Aşk, mola!
Ey yaban!
ayaklanacağım
ayaklanacağım!
Dizlerimin bağını bağla.

XXXX

Sözde kalır sevgilim
Sözde kalır bütün sözler
Aşk çünkü, aşk çünkü kendine
Bir yol, bir ideoloji ister.
Bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
Sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
Bir tarihe başlayacaksın, orası işte
Benim tarihimle başlar.
Ve say, geriye doğru, tek tek
Sende kalsın şimdi al bu taşlar.

Birhan Keskin

Aşktır Şiir

 

Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun.

Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok

burada dursun.

Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem

zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!

Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri

eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.

Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim

kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.

Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve

çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.

Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak,

o inat neyse sen osun.

Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa

nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak,

aklında bulunsun.

Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor,

ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.

Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir

okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki,

bırak patronlar seni kovsun!

Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça,

(bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.

Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki

çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat

midene dostluk olsun.

Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama

müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.

Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına

yandığım, kırkına birden deva olsun.

Birhan Keskin 




DİPSİZ GÖL SÖYLEŞİSİ EDEBİYATHABER'DE

Handan Kılıç: “Bir ülkede kadınların kızların, çocukların, hayvanların güvenliği yokken sadece kadınlar değil kimse mutlu olamaz” Eylül 9, 2...