Uzun zamandır televizyon seyretmiyordum. Ama geçen hafta Ahlat Ağacı etiketinde sosyal medyada TRT 2 kanalının TRT Okul'dan alınarak eskisi gibi kültür kanalı olduğunu okuyunca yayınlara göz atmaya karar verdim. Bu akşam kanalda izlediğim üçüncü film oldu. Pazar gecesi filmini de bir ara yazacağım ama şimdi daha önce de izlediğim ve bu akşam yine, yeniden çok etkilendiğim filmden bahsedeyim:
İzlemeyenler için mutlaka listeye alınmalı diyor, spoiler uyarısı yaparak devam ediyorum:
Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz, evlerden ırak diyeceğimiz zor bir hastalık filmin merkezinde: Alzheimer
Hastalığı teşhis edilen kadının "İçimden bir şeyler kopuyor gibi" tarifi çok güzeldi.
"Hayatım boyunca anılar biriktirdim. Şimdi hepsi alınıyor benden."
"Yitirme sanatında ustalaşmak"
"İletişimde hırslı olan bana yitirmeyi hatırlatmak."
Bunlar zihnimde dönüp duran cümlelerden.
Hani hayatın şaşmaz kuralı ne derseniz bana, "Neyi çok seversen onunla sınanırsın" derim. Parayı çok seversen parasızlık çekersin. Çok kazansan bile sürekli çıkışın olur. Aşık olsan, kavuşamazsın. Çocukları çok seviyorsan bil ki, ona ulaşmak için uzun bir yolun olacak. Kariyerinse derdin sık sık sekteye uğrayacak. Makamını seviyorsan o koltuk altından kayacak. Arkadaşlıksa senin için önemli olan sırtında onun bıçakları ile dolaşacak, gözyaşı dökeceksin. Ailen önemliyse erken ayrılacaksın. Sağlık için yürüyor, koşuyor, diyetler yapıyor, sürekli kendi vücudunu dinliyorsan hastalık sana gelecek.
Bu filmde de, üniversitede hırslı bir hoca olan kadın dil bilimi üzerine kariyer yapıyor. Yazdığı kitap birçok ülkede ders kitabı yapılan bu kadının da elinden kelimeler alınıyor. Bunu engellemek için ciddi mücadele veriyor ama nafile.
Çünkü hayatın sırrı burada: İstediğin senden alındığında tepkin ne, hala aynı kişi misin? Kaliteli bir insan olarak kalabiliyor musun, bütün yokluklar, hastalıklar, özlemler karşısında anlaman gerekeni fark ediyor musun?
Bir düzen var, kurulmuş interaktif bir oyun içindesin. Kaderin senin seçimlerine göre şekil alıyor ama sonuçta alternatiflerin kısıtlı. İki yoldan birine gidecek, diğerinin avantajlarını kaybedeceksin. Ya mavi kabloyu kesip hayatta kalacaksın, ya da tehlikeyi seçip kan kırmızı ile noktalıyacaksın hayatı.
Evet seçim hakkımız var: "An"da kalmayı başarmak, olana çok sevinmemek, olmayana çok üzülmemek. Gerekli tedbirleri aldıktan sonra her şeyi akışına bırakmak...
An'ınız kıymetli, akışınız bereketli olsun.
"Columbia Üniversitesi’nde dil bölümünde profesör olan Alice Howland hayatta istediği her şeye sahiptir. Ona sadık bir kocası ve üç çocuğu vardır. Hayatı işiyle ailesinin arasında gidip gelmektedir. UCLA’de yaptığı bir konuşma sırasında konuşma için çok önemli bir kelimeyi bir türlü hatırlayamaz. Başarılı bir akademisyen için oldukça tuhaf olan “unutmak” eylemi, bir sabah yaptığı bir koşu sırasında tekrar eder; koşuya çıkan Alice eve dönüş yolunu bir türlü hatırlayamaz. Ailesinden gizli biçimde gördüğü nörolog, umduğundan daha kötü bir haber verir. Alice, Erken Başlangıçlı Alzheimer’a yakalanmıştır. Bu haberi kocası John ile paylaşır. Ailesiyle ilk büyük buluşmalarında bu haberi çocuklarıyla da paylaşır. Haftalar ilerledikçe Alice hastalığının ailesi, evliliği ve kariyeri üzerindeki etkiler"
trt 2, güzel kaliteli filmler izleme imkanı veriyor. Kaçırmışım bu filmi. Tavsiyeniz aklımda bulunsun.
YanıtlaSilBu gece de bir film var alarm kurup her akşam 22 00 de bakmalı :)
Silbunu atlamışım, pikuu :)
YanıtlaSiljulianne moore ne oyuncu ama yaaa :)
YanıtlaSilkesinlikle ...
Sil