SİNEMA GÜNLÜĞÜ 6


Günaydın, iyi pazarlar!

Ardında tatlı bir yorgunluk bırakan cumartesiden sonra hiç gereği yokken erkenden uyandım. Bir de böyle bütün benliğimi saran bir özlem duygusu vardı üzerimde. Uzaklardaki arkadaşlarımı özledim sanırım. 

"Her şey seninle güzel/Yolda yürümek bile" diye mırıldanarak uyanır mı insan, uyanırmış. Ama bütün bir günü melankolik geçirmemek adına bu konu üzerine yazmaktan vazgeçtim ve sinema günlüğü serisine devam edelim dedim. Kimisi çok tanıdık olsa da belki izlemediğiniz ya da yeniden izlemek isteyeceğiniz filmler vardır. 

Yine  "Edebiyat uyarlama"larından bir seçki huzurlarınızda.  İyi seyirler...

29-ŞEKER PORTAKALI- 2012

 

Küçükken dinlediğimiz cadılı, kurtlu masallar gibi bu kitap da travmatik etkisi olan çocuk kitaplarından uyarlama. Ama filmi beğendim. Oğluma küçükken aldığımda hemen arkasını çevirip bakar, dramatik konusu varsa okumaz macera tercih ederdi. Neyse ki yeni nesil bizden akıllı. Bu kitap ve (devamı serisi sonradan çıksa da) Çocuk Kalbi ilkokulda beni üzen eserlerdendi. 

Yazar da, kurgusunda böyle bir çocukluk geçiren bireyden tek çıkış yolu olarak yazarlığı görmüş. Yazmak ve Hemingway'in dediği gibi kanamak gerek. Yoksa insan iç kanamadan gider. Acılar sanata dönüştüğünde yazanı da iyileştirir. Yazabildiğiniz acı geçmiştir.

İçinde küçük bir kuş olduğunu düşünen çocuk onun şarkılar söylediğini duyuyor. Ağacı ile konuşuyor. Bir gün annesi fena halde dövdüğünde içindeki bu kuşu kardeşine devredip ben şeytanım diyerek yaramazlıkta sınır tanımıyor. 

-Su, ne kadar şanslı, uzaklara gidebiliyor. ( Dostları bırakıp gittikçe kim bunu demez. Kalanların hezeyanları bitmez. Vaktinde uzaklara da gittim. Çözüm değil, sen seninleysen sorunlarını içinde çözmezsen, her yer bir)

30-KÖRLÜK-2009

1998 Nobel Edebiyat Ödülü almış kitap uyarlaması filmini, kitabı okumadan izledim ve beğendim. Ama okuyanlar eksik buluyor, her zamanki gibi. Kitap, kitaplığımdan göz kırpıyor bir ara buluşacağız bakalım. Bu film üzerine aslında uzun bir değerlendirme yazısı yazmıştım ama bu gün onu değil filmden kısa alıntılar yapacağım. 

-Körlük, süt gölünde yüzmeye benziyor, her şey beyaz. 
(Allah göstermesin, ömrümüzün sonuna kadar tüm organ ve duyularımızdan tam olarak faydalanmayı nasip etsin)  

-Biri ışığı kapatmış gibi, hayır biri ışığı açmış gibi.

-Herkesin kör olduğu (Filmde gerçek körlük olsa da, bu acı görmezden gelmeyi adet haline getirmiş günümüz insanı için de geçerlidir bence) bir  bir toplumda gözleri, gönlü görenler ne kadar kanar, üzülürse o kadar üzülüyor filmin kahramanı. 

Hastaların koğuşları, adaletsiz dağıtımlar, pislik, zorbalık, insan cinsinin acımasız, karanlık yüzleri ile oldukça acıtıcı ve şahane bir filmdi.

-Kendimi uzun süredir görmedim!!!!
-Körlük çirkinler için bir nimettir.
-Kim bu körlük örtüsüne tutunacak kadar ürkek olabilirdi ki!
-Kim içtenliğin yok olabileceğinden korkacak kadar aptal olabilirdi ki!
Siz fırsatı bulup filmi izleyin, ben de kitabı okuyayım:))  

31-SİLK -İPEK- 2007

Detaylara başlıktaki linkten ulaşılabilir. Allessndro Baricco 'nun romanından uyarlanmış.  1 saat otuz sekiz dakika ama yavaş akıyor. 

-Nedenler hep unutulur. 

Güzel hikaye, görseller de şahane. Kadın iç güdüsünün ne kadar iyi olduğunu, bir başka kadını düşünen erkeği kolaylıkla çözeceğini, anne olamamanın ve artık bir erkek tarafından arzulanmıyor olmanın bir kadını sessizce öldüreceğini göstermesi açısından izlenebilir. 

32-KURU BEYAZ BİR MEVSİM -1989 

   

Yine kitabını okumadan izlediğim ve şahane bulduğum bir edebiyat uyarlaması. 1976 yılında Güney Afrika'da yaşanan 850 gün süren sıkı yönetimde adaletsizlikler ve bunu görmezden gelen halk. Detaylı bir yoruma buradan ulaşabilirsiniz. Çok tanıdık gelecek. 
Çünkü her ülkede, her dönemin zencileri vardır. İnsan çok zalim ve bencil bir varlık. Hep böyleymiş, hep böyle olacak. Bütün ömrümüz bu zalimden bir insan çıkarmak için bir mücadele aslında.

-Umut sizin kelimeniz, ihtiyacımız umut değil, adalet. (Zenci avukat, beyazlara karşı verdiği mücadelede söylüyor)  

-Herkes özgür olana kadar kimse özgür değildir. Mutlaka izlemeli. 

33-BİR AYRILIK- (Jodaeiye Nader az SiminİRAN-2011

 Şahane bir başyapıt.Yönetmen Asghar Farhadi 123 dk. Detaylar başlıkta.1 Oscar, 77 farklı ödül, 42 adaylık. 

Özgün bir hikaye, oyunculuklar müthiş. Ortadoğu'lu insan inadı, erkek gururu, bir boşanma sürecinin krizi. Bunu gerçek hayattan bir kesit şeklinde çekmiş, bırakmış yönetmen.  Seyredilmemesi büyük eksiklik. 


   

12 yorum:

  1. heey silk ipek izlememişim, izleyim, ayrılık yönetmeninin diğer filmlerini de kaçırmaaa, en sevdiklerimdeen, iran sineması hastasıyım yaa, tabii fransız ve italyan sinemasından sonraa :) heey benim için şu iki filmi izleseneee :) sonbahar (özcan alper) ve sefer tası (hindistan), son yıllarda sinema sanatı açısından önemli bulduğum iki film :) sonbaharı en iyi türk filmi olarak görüyoruum son yılların :) yanii, sinema dili, anlatımı, kurgusu ve dramaturgi açısından, sağlam ve hikayesi de çok güçlü. sefet tası da aynı şekilde en iyi sinema dili olan film. heey bu listede ayrılık hiç fena diil, kuru mevsim de, körlük de portakal da minnoş. heey bu listen şimdiye dek yaptığın listelerde en iyisii :) çünkü ayrılık ve körlük vaar. popüler ve eğlence endüstrisi filmleri yook yanii :) ama o romantik komediler deee lazım tabii. boş zaman öldürmek içiin. aslında işte yani amerikan sineması boş. nerdeyse hiç film çıkmıyor bu sinemadan. birkaç yönetmen dışında. jim jarmush meselaa. bu yönetmen çok iyi ama çok bağımsız oo :) ama iştee evet eğlence de lazım, hoş görüntüler filaan :) hani var yaa böyle film izlemek tarihi aşk romanları okumak, gerilim polisiye okumak gibii işteee :) eğlence için yanii. edebiyat da müzik de sinema da ikiye ayrılıyor. bir sanat işte, iki de popüler sinema. popüler sinema küçümsüyoruz tabii. ama hep de sanatla olmuyoo. ama yine de yaşasın sanat. ben de her zaman popüler sinemayı aşağılıyorum zaten. on yaşındakikerl zekası gibi filmleer :) arada bak benim de seçkileree. sadece dört verdiklerimi izlesen yeteeer yanii :) ayyyy yaaa çok film izliyom zaten deeee bi deee sinema kuramı üzerine sürekli okuyorum yaaa. sinema müzik edebiyat ders gibi benim içiiiin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zevklerimiz paralel fransız, italyan , iran ve kafa dağıtmak için amerikan sineması:)) sefer tası filmi üzerine bir şey ama epey uzun yazdım çok beğenmiştim filmi. bahsederim bir ara burada da ama uzunlar okunmuyor diye kenarda duruyor emalin neydi oraya atayım oku
      sonbahara bakacağım

      Sil
    2. Ya deepppp, sonbahar'ı daha yeni izledim, hatta hayat'a da söylemiştim. Muhteşem manzaraları var,sırf o manzaralar için bile izlenir.
      Sefer Tası'nı izlemeyen kalmasın bence:))

      Hayat yine muhteşem filmler tanıtmışsın.
      zaman gittikçe daralıyor,sınavlar yaklaşıyor,okunacak kitaplar, izlenecek filmler, içine daral gelen arkadaşlarla sohbet, muhabbet :) İşim zor.

      Sil
    3. TheDeeptonee@gmail.com. yaa blogdan gönder daha kolay yanii, yayınlamam, okurum işteee. ama zorsa mail gönder tımams. maile az bakıyom bloga bakmaktan, bir de bir dolu bildirim geliyo yaa, twit filan, ara bul zor oluyi. ama olsun yan mail de oluur :)

      Sil
    4. Sağol deeptone sana göndermek için okudum ama beğenmedim gelişmişim ya 3 sene önceye göre:)) 😘 revize ederek yollar yollayınca yorumdan bildiririm

      Sil
    5. Teşekkürler kahve telvesi iyi filmler gerçekten sınavlarda başarılar diliyorum

      Sil
    6. hah haaaa. gelişmek gelişmemekten daha iyidir ciciş hihihi :)

      Sil
    7. Sonbahar, umudunu yitirmişliğin filmi benim nazarımda. Son yılların en iyi filmlerinden. İnsanın kaybedecek bir umudunun bile olmaması ve neticesinde ana kucağında yitip gitmek. Karadeniz ağıtları, arada yakıcı bir aşk öyküsü. dalgaların boyumuzu aştığı zamanlar olur ya tam da öyle. Hayatın sonbaharındayız ve öleceğiz. Kışa gelmeden...

      Sil
    8. Oooo hocam siz böyle yorumladıysanız filmi izlemek şart oldu bir ara o ağlama amacıma hizmet eder sanırım

      Sil
  2. Bir Ayrılık. Basit bir film aslında ilk bakışta. Ama içine girilince yeryüzünün en önemli sorunlarının bir aileyi de savurabileceğini anlatan bir başyapıta dönüşüyor. Yalan söylemek Farhadi sinemasının en önemli problemi. Yalanla bir derdi var adamın. Sanki demek istiyor ki "yalan söyleyerek diğer bütün sorunları ortaya biz çıkardık. O yüzden sorunları çözmek isterken önce yalan söylemeyeceğiz." Ve her yaptığı filmle daha da büyüyor. Bu filmden aklımda kalan en güzel şey son yazıp fragmanın akmaya başlaması ile adliyede günlük koşuşturmaların da devam etmesi. Boşanmadıklarını umarak biten bir hayal perdesi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten yönetmen başka bir adam... Adliyelerin o insanı duyarsızlaştıran hali kötü ama filmin bitişi iyi ...

      Sil

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...