Neden Buradasın?


Salona girdi ve ilk sırada oturan bana pat diye sordu:

-Neden buradasın?

Önce afalladım. Neyse ki çabuk toparlarım:

-Yazmak için elbette dedim.

Yaklaştı, gözlüklerinin ardındaki iri gözlerini kocaman açıp soruyu yineledi:

-Neden buradasın? Niye ben?

Güldüm. Masaya doğru iki çevik adım attı. Koltuğuna yerleşirken her zamanki gibi kırmızı rujlu dudaklarını ısırıyordu.

-Yonca ile yazmak demek gölgelerinde dolaşıp kendini kazmak, çıkanla yüzleşmek, sarsıntının içinde belki günlerce artçılara maruz kalmak demek. Bazen içimde kuytuda gizlenmiş hikayeler de gün ışığına çıkıyor ama daha çok kendime içimin aynasından bakabilmek için buradayım, deyince sustu. Yerinden kalktı, bir başkasına doğru yürüdü. Soru aynıydı. “Sen neden buradasın?”

O an düşündüm “Peki sen neden buradasın?”

Soruyu kendine soruyordu aslında. Her söylediği, her sorduğu, her yazdığı kendine idi. Belki de yüzleşmek için kendine ait bir oda yaratmıştı bizimle. Şahit istiyordu. Kâh kol kola girip birbirine destek olacak bir yakınlık kâh herkesin aynı acılardan geçtiğine onu inandırarak teselli sunacak, kendine mesafelendirecek bir uzaklık.

İkisi de lazım diye mırıldandım. Haklıydı insana olana insan lazımdı. Yazmak kazmaktı, sonunda kendine ulaşırdı insan. Öyleyse yazmalı, vur kazmayı Ferhat çoğu gitti azı kaldı.

Handan Kılıç

07/12/2021

 

Lokma lokma her yanını mıydı o şarkı?

 

“Hardaldan iğreniyorum” diyor bizim arkadaş. İğrenmek demeyeyim de ben de çok yemem. Yeşil hali otunu yani çok yapar annem, limonlu zeytinyağlı salata, acı gelir bana. Oğlum da sos olarak sever onu hiç tatmadım kokusundan hoşlanmadım o da midesi iyiken yer. Bu ara hepimizin midesi berbat. Hadi onun sınav stresi var koşuşturuyor işi çok. Sana ne oluyor neyin var diyor bana. Neyim olduğunu bir ben biliyorum sonuç ne olacak bilmediğimden demeyeyim şimdilik. Cibes yapmıştım bitiremedim. İlk gün haşladığımda yarısını yengeme indirmişim iyi ki. Apartmanda aileden birilerinin olması çok güzel. O da bana tavuklu pilav getirmiş, ah halam da yaşasaydı hiç yalnızlık çekmezdim. Ay kız hadi gezmeye gidelim derdi her gün. Dünden hazırdı dolaşmalara. 

Bugün halamın birinci ölüm yıl dönümü. Öyle hayat dolu kadın gitti. 

Üst Kurmaca


“Doğmamış çocuğa don biçilmez” derler. Doğmadan önce yaşayacaklarını bilsen gelmek ister miydin soruları bir lüks olarak dolaşır bazen kafalarda. Ara sıra romantik olsam da gerçekçi biriyim. O nedenle bu soruları anlamsız bulurum. Gelmişsin bir kere bunun çaresi yok. Yaşayıp geçeceksin. İstesen de istemesen de affetsen de küssen de gideceksin.

Sil baştan başlamak lazımdır bazen ama bu bir zihin hastalığı yaşamıyorsan şarkılardaki kadar kolay değildir hatta işin gerçeği mümkün değildir. İnsan geçmişini sırtında taşır. Hepimiz ömür boyu çocukluğumuzda yaşadığımız olayların etkilerine sıkışmışsak, travmam var diyerek geçmişte dolaşıyorsak, hayatımıza aldığımız insanları orada tanıdığımız figürlere göre kategorilere ayıran bilinç dışı ile yaşıyorsak yapacak çok da bir şey yok. En fazla bilince çıkarır, onla barışabilir, ne olursa olsun devam edecek gücü bulabiliriz. Bir daha bu hataları yapmayacağım da diyebiliriz ama malum genelde aynı sorular bir daha gelmez önümüze.

Senin hikayen nasıl olacak?




İnsan çok olasılıklı bir varlık olsa da hazır bir hikayenin içine doğuyor, kuralları öğreniyor, onlara göre yaşarken evden çıktığı noktada hayatının kesiştiği insanların yaşam öykülerine kulak kabartıyor. Bu deneyim ona kendi hikayesinin peşinde kahraman olanları izleme şansı veriyor.

Gün geliyor, kendi hikayesini sadece kendisinin yazabileceğini anlıyor, işte o vakit üzerinden, etkisi altında kaldığı herkes bir bir dökülüyor.

Merhaba De Kendine adlı yazımla edebiyatblog.com sitesindeyim


 Merhaba 

Yeni bir mecrada daha yazmaya başladım. Dün ve bu gün için birer deneme biri dizi incelemesi olmak üzere iki yazım yayınlandı.

Merhaba De Kendine adlı yazı için tıklayınız.

Yargı adlı yazı için tıklayınız.

Yorum ve okunma desteğiniz için teşekkür ederim.

Nice güzel yazılarda, keyifli buluşmalara...

Kırık Kalpler İçin Astroloji Rehberi ve Netflix' de Komedi

Gündem berbat olunca insan başka dünya dünyalara sığınmak istiyor. Bu da genelde filmler ve diziler alemi oluyor. Kafam dolu biraz boşaltayım derken kitap okumaktan da uzaklaşıyor insan:) O nedenle bu ara üst üste seyrettiğim komedilerden kısaca bahsedeceğim.

SİNEMA-DİZİ GÜNLÜĞÜ 

290. Kırık Kalpler İçin Astroloji Rehberi  


Dipsiz Göl ve Çam Ağacının Gölgesinde Mavibahçe AVM Kitap Sokağında

Merhaba İzmir, Seni özlemişim. Hasret ne bitmez bir duyguymuş.  Ama neyse ki etkinlikler ve dernekler var.  Şubat Tatili sebebiyle düzenlene...