Kıyının dudaklarına aynı aşkla da değmiyor her seferinde, rüzgârı bahane ediyor, dalgalanıyor ama durulmuyor. Sonra koşup arkasından sıkı sıkı sarılıp özür diliyor.
Geçmişte takılı kalmadan, aynı döngünün içinde ama sıkışık hissetmeden, yapması gerekeni yapıp geri çekiliyor sonra. Gürültüsüz, çemkirmesiz, öfkesi bile kafa ütülemiyor. Hatta alabildiğine açıyor zihni.
Seyredeni muazzamlığına hayran bırakıyor. Gördüğünde sıradan bulduğun birinin tanıdıkça hayran olunabilecek ayrıntılarını fark edip onu herkesten ayırırsan ya işte bunu tek başına başarıyor. Alışsan da her seferinde şaşırtıyor. Sesiyle ninni söylüyor sanki, hem de herkesin kendi ana dilinde. Sessizliğiyle ürkütüyor.
Dalgalanıyor ama durulmuyor. Bazen içten içe kaynıyor bazen yüzünde öfkeyle neşesi yön değiştiriyor.
İçindeyken sarıyor sarmalıyor. Alıp kaldırıyor. Dokunup iyileştiriyor, severken beşik olup sallıyor. Rüzgârla sarmaş dolaş kıyıdan kıyıya varana yoldaş oluyor.
Deniz peki, dalga onun cilvesi.
Deniz, hasrete köprü, gemiye yatak, balığa vatan, su bitkisine toprak.
Deniz tuzlu, deniz can, deniz dünyaya kan, canlıya ab-ı hayat.
5 Ağustos 2022/ Çeşme-Ilıca Sahili
Handan Kılıç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder