FİLMLERİN KÜNYE BİLGİLERİ İÇİN KATALOGU TIKLAYINIZ.
62- CUMHURİYET
Etkileyici bir filmdi. "Güney Afrika’nın Hout Körfezi’ndeki liman
topluluğundan genç bir balıkçı zor bir kararla karşı
kaşıya kalır. Ailesinin geçimini sağlamak hesap
ettiğinden öte bir hale gelmiştir. Arkadaşının
ardından tehlike ve kayıplarla dolu bir gecede öncü
olur. Okyanus ne sunmakta, ne almaktadır?"
63-SALON
THE LIVING ROOM
LE SALON
"“Film, bizi bir durumun eşiğine getiriyor. Dikkatlice çengele
tutturuyor. Anlatım, yumuşak bir nakaratın ümitsiz dizeleriyle
geliyor. Bir ses, kendi sözcükleriyle hayat buluyor. Ev, bir labirent,
unutulmuş bir alan gibi davranıyor. Şimdi kısmen objelerle
doldurulmuş, zarafet yerine şimdi mobilya, sunu yerine bir süs
teşkil eden figürün tüm sapkınlıkları. İvmeyle dokunulmuş soğuk
bir dünya olan ‘Le Salon’, bir zamanlar ne olduğunu hatırlıyor”
- Martin Poole
Bu film, kadın cinayetleri konusunda ilk makale-deneysel
yaklaşımdır. Sessizliği kıyılarında oynanır ve ağır inkar hali
gerçekleri çevreler. Saklanacak yeri olmayan, kaybolan,
kullanılmış mobilyalar gibi terkedilmiş, görünmez kadınların sesi" diye tanıtılmış. Güzeldi.
64-RÜYAMDA ÖLÜ GÖRDÜM
Türk yapımı. "Şiddet ve acının seyirlik bir malzemeye dönüştüğü,
robotlaştırıldığı, sömürüldüğü ve tüketim nesnesi
haline geldiği yaşadığımız bu yüzyılda; kendini
uyanık sananların, yalandan örülmüş bir fanus içinde
hep üç maymunu oynayarak yaşayanların hikayesi,
bu."
65-KIRMIZI
Kadınlık halleri gelin olmak, kına, kırmızı kurdele, loğusa tacı gibi her olay ve objede kırmızı ile kadınların sınırlanması. Güzel kısa filmdi.
66-Fi
Sadece 1 dk idi. "1 dakikalık (ve tamamen cep telefonu ile çekilmiş) bir film
olan Φ, iklim değişikliğine bir yanıt olarak denge arayışı
ile ilgilidir. İklim değişikliği ile ilişkili olarak gördüğümüz
tüm mesajlar, genellikle derin bir korku ve inanç kaybı
düşüncelerinden kaynağını alır. Halbuki, kendinizdeki ve
yakın çevrenizdeki denge, genellikle düşündüğümüzden çok
daha büyük bir etkiye sahip olabilir. Bu, yeniden kendimiz
üzerine eğilmek, onu yansıtmak, affetmek ve ona yeniden
bağlanmakla ilgilidir. Bu, sürekli bir tartışma yürütmemiz
gereken bir denge dansıdır. Zira büyük bir sıçrama ancak bir
milyon adımla mümkün olabilir. "
67-FANİ
Karakter, yeniden doğmak için kendini öldürür. 7 DAKİKALIK etkileyici bir filmdi.
68-PANEM ET CİRCENSES
İsmini Romalı şair Juvenal’in meşhur “Ekmek ve Sirk”
(ya da Ekmek ve Oyun) sözünden alan film, tamamı
gönüllülerden oluşan bir ekip tarafından yaratılıp
geliştirilir. Bir varlığın benzersizliğini, yaratıcılığını
baskılayan kavramsal sınırlardan duyulan kolektif bir
ızdıraba odaklanır. Akvaryumdan esinlenilmiş metaforik
bir evrende, bir japon balığının habitatından çıkış
yolu aradığı bir masalın eşliğinde, orijinal karakterler
hayattaki bireysel yolculuklarını tasvir ederler. Her bir
karakter kendini gerçekleştirmeye çalışırken, japon
balığı, hepsinin ortak hayallerini, sıkıntılarını, sevinçlerini
ve hayal kırıklıklarını yansıtan bir unsur olarak eş zamanlı
yolculuğuna devam eder.
69-MAĞDUR TATİLDE
VICTIM ON VACATION
UNDER BARCELONAS KORTA KJOL
"Clara, 19 yaşındayken tecavüze uğramıştır. Kurban
olmadığından kesinlikle emindir. Tecavüzcüsünü
bularak bunu kanıtlamak için, Barselona’ya,
olayın gerçekleştiği yere döner. Ancak amacına
yakınlaştıkça şüpheleri artmaya başlar. Film,
“kurban” tanımını çeşitlendirmeyi ve zorlukların
gerçekten bir bakış açısı meselesi olduğunu
göstermeyi amaçlamaktadır. Farklı düşündürücü bir yapım.
70-KUPON
"Khanya ve Sandiswa babaları tarafından, arabadan
kesinlikle ayrılmamaları tembih edilerek, at yarışı
alanının dışında bırakılır. Khanya adet görür ve
arenaya girmeye karar verir. Babası tarafından
yakalanır ve hassas ilişkilerinin gerçek sınırları gün
yüzüne çıkar."
71-İÇERİDE 21 GÜN
Sarsıcı yapım. "Kendi oğlunu öldürmekle suçlanan Bedevi bir kadının 21
günlük tutuklanma ve sorgu hikayesi.
İki yaşında yürümeye yeni başlamış bir çocuğun cansız
bedeni, Negev Çölü’ndeki bir Bedevi köyündeki bir kuyunun
dibinde bulunur. Aynı gün annesi, cinayet işlediğinden
şüphe edilerek tutuklanır. 21 günlük tutuklama ve sorgulama
sonucunda, polis memurları kadının zayıflığından
yararlanarak, suçu itiraf etmesini sağlarlar. Bu film, polis
arşiv kayıtları ve orijinal canlandırma tekniklerinden
oluşuyor, böylelikle geleneksel bir Bedevi kadının korkunç
yaşam hikayesini anlatıyor."
72-YABANCILAR ŞEHRİ
"Yalnız iki öykü vardır derler: birisi yolculuğa çıkar,
şehre bir yabancı gelir. BU yaratıcı hibrid belgeselde
dünyanın her yerinden küçük Gort kasabasını (nüfus:
3000) evleri yapan insanlar anlatılır: Brezilyalı
göçmenler, İngiliz hippiler, İrlandalı bir seyyah,
Afgan bir pizzacı ve kahve aşığı Suriyeli bir mülteci.
Gezgin bir yönetmen, Gort kasabasına gider ve
insanları kendisine ‘rüyalarını, yalanlarını, anılarını
ve dedikoduları’ anlatması için seçmelere davet
eder. Çalışmak için genelde kadınları seçer ve birlikte
bu hikayeleri filme dönüştürmek için sinematik bir
yolculuğa çıkarlar."
Etkileyici bir yapımdı. Mültecilik, iltica kavramları üzerine düşündürdü yine. Yerleşememişlik hissine rağmen mutlu olan, kurtulmuş olmanın bilincinde, kendini güvende hisseden bu göçmenler aldığım notlarda özlemlerini şöyle paylaşıyor:
Afgan Pizzacı:
Bazen kendimi çok güçlü hissediyorum. Kimse umurumda olmuyor,
her şeyi yapabilirmişim gibi geliyor. Bazen de bu nasıl hayat, kendimi öldüreyim de bu iş bitsin diyorum. Ülkeler değiştirdim. Dublin'den buraya kamyonun altında geldim. Okuma yazma dahi bilmezken hepsini öğrendim. Ama bazen kendi dilimde sohbet edecek birini özlüyorum. Kızım ve karım orada, savaşın ortasında. Ama öldürmeyeceğim kendimi, onlar için yaşamaya devam edeceğim.
Suriyeli mülteci kadın:
Özellikle deniz yolculuğu zordu. Sal ile gece denize açıldık, bebeğim kucağımda ama artık geçti. Şimdi oğluma oyun gibi anlatıyoruz, bunu senin için yaptık, sen olabileceğin en iyi insan ol diye. diyoruz.
Benim iyi kısmetlerim çıkardı, annemden uzakta bir şehir diye kabul etmez, asla gurbete gelemem derdim ama şimdi Suriye'den çok uzakta, İrlanda'dayım. Annemle her sabah kahve içerdik şimdi görüntülü arama yapıp karşılıklı içiyoruz ama yine de çok özlüyorum. Burada insanlar çok iyi, çok mutluyuz, zor bir yola çıksak da iyi bir yere geldik, sonu iyi oldu.
Portekizli öğrenci,
Babam öldü gidemedim. Sürekli rüyamda görüyorum. Annem ölmeden bari yeterince dil öğrenip yani döndüğümde iş bulacak kadar kendimi geliştirip vatanıma gitmek istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder