Sabahın bu saatlerinde deniz sesinin kokusu bol naneli buzlu bir cacık gibi insanın içini serinletiyordu ama yüreğimde dün gece en son dinlediğim müziğin ağırlığı da vardı... Adeta enkazdan çıkmış gibiydim.
Bu yorgunlukla zar zor adımladım beton dökülmüş yeni sahil yolunu. Az ileride yükselen çam korusuna dikip gözlerimi yeşil rengin nefes aldıran hissine tutundum. Böylelikle manavın önüne kadar gelmişim. Yaz domateslerinin kırmızısı ağzımı Sulandırınca elimi cebime attım. Olan paraya baktım, evden plansız çıkmıştım. Fiyatını sordum, iki kilo tart dedim. Gözlerimi domatesin kırmızısına diktim. Yüzüme renk gelmeye başladığını hissettim.
Dün geceki hüznüm öyle yoğundu ki, gökler gönlümle beraber ağlamıştı. Ama İşte şairin dediği gibi başaklar yağmurlardan Sonra büyürdü. Sabaha karşı gün doğarken rüzgârın görüntüsü adeta kocaman bir çalı süpürgesiydi. Bir hışımla işine koyulup hem havadaki pusu hem bütün hüznümü dağıtmıştı.
Yeni güne gülümserken mis kokulu tavşankanı bir çay kadar tazeydi sabah güneşinin tadı.
Ne kadar da güzel yazmışsın. Hem doğallığın hem betimlemelerin içimi ısıttı (:
YanıtlaSilTeşekkür ederim aslında bir tazı alıştırması idi farklı duyularla tarif etme amaçlı Deniz sesinin kokusu gibi ... zihni açıyor böylesi tarifler
SilIşıl ışıl oldu beynimiz :)
SilNe güzel hep böyle kal :)
Sil