Korkma

 

Korktuklarımızın başa gelmesi sıklıkla gerçekleşir. Zaten olabilecek ihtimalleri değerlendirir ve korkarız. Sevindiğimiz şeyleri de hatırlamadığımızdan, korktuklarımızın gerçekleşmesi daha fazla gerçekleşmiş gibidir. İyi gün de olur, kötü gün de. Korkmamak lazım. Her ne kadar insani duygular olsa da korkularımız bizi günü yaşamaktan alıkoyar.

İnsan nelerden korkar; düşmekten, kalkamamaktan, yalnızlıktan, depremden, utandırılmaktan, haksızlığa uğrayıp yargısız infazlara kurban gitmekten, belki de hepsini içine alan büyük bir korku vardır, hayallerini gerçekleştiremeden hatta istek ve ihtiyaçlarını dahi karşılayamadan bu dünyadan gitmek.

Muhtaç olmak nedir? Hayallerinden çoktan vazgeçip, isteklerini değil ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktır. İnsanın ihtiyaçları sonsuzdur, imkanları kısıtlı. Yine de bir çizgi vardır ve hayat alıştığı o çizgi devam etsin ister insan. “Allah gördüğünden geri bırakmasın” dileğine herkes en içten şekilde âmin der. İmkanlarını yitirmekten korkar. Muhtaç olmak, olanın kaybıyla elde kalana tutunmak ancak ihtiyaçların kesişmesi zorlar insanı. En çokta izzeti nefsini, gururunu, egosunu kırar, muhtaç olmak.

Oysa insanın anlaması gereken hep ihtiyaç sahibi olduğu, acizliği, kendinden büyük bir gücün yazdığı kaderi yaşamak, çizdiği yoldan gitmek zorunda olduğudur. Elbette yol ayrımlarında nereye döneceğine kendi karar verir insan ama yazılan sona giderken yaşayacaklarını seçmektir bu. Son değişmez, ana arterler bellidir. Buna inansa da inanmasa da durum değişmez. İnanmak konfordur, inanmamak, baltayı taşa vurmak.

Acizliğini kabul edemezken muhtaç hale düşünce dibe vurur insan. Acizlik çok çeşitlidir, kimi zaman sağlıktır kimi zaman parasızlık. Kimi zaman yalnızlık ama hep kendi iradesini aşan durumlarla karşı karşıyadır insan ve bu alınyazısı kişi başka alanlarda ne kadar güçlü olursa olsun değişmez.

Gün gelir yalnız kalır insan. Arkadaşsız kalmak zordur ama böyle zamanlarda herkesin gerçek yüzünü görürsün.

Bir arkadaşım vardı, bir ara çok samimiydik. “Benim hiç eski arkadaşım yok” derdi, “benim çok” der övünürdüm. “Çevrendekiler seni tazelemiyorsa çöptür” der, gülerdi. Herkesin hikayesinin tazeliğini, enerjisini emer, dirilir ve yeni birisine geçerdi. Bir gün sıranın bana geleceğini sanmazdım ama geldi. O vakit benim eskilerden de hayır olmadığını anladım. Herkesin hikayesi tektir ve çabucak tükenir, labirentlerine girmezsen acı da vermezsin, acı da çekmezsin. İnsan daha başka ne ister?

Otuz yaşından sonra kariyerleri üzerinden tanıdığın insanlarla arkadaşlıkta derinleşme olmuyor zaten. İstisnalar olabilir tabii. Bazen anahtar kilit gibi birbirine uyan insanlar, hayatları aynı yönde akarken denk gelirse beraber çoğalırlar. Denk gelmek önemlidir. Aksi halde susuz kalır kurur insan. Ya yalnız bırakıldım diye sessizliği seçer ya da yüzeysel dostlukları ya da arkadaşım gibi vampir olmayı. Şimdi nerede bilmiyorum ben de artık eskiyim onun için. Yeni birilerinin peşindedir. Onların hikayelerini kana kana içiyordur. Çünkü insanı ayakta tutan sudur, temiz kalbin yolu da sudan, gözyaşından geçer.

Hayat suyu da önemlidir. Bütün masallarda kahramanlar ölümsüzlük verecek o suyun peşindedir. Oysa ölüm de güzeldir. Bir şeyin başı olduğu gibi, sonu olması da iyidir. Zaman uzadıkça zevkler azalır, muhtaçlık artar, korkular çoğalır, insan yerinden kalkıp su alacak güç bile bulamaz, elden ayaktan düşmeden emaneti geri vermeli.

Hasılı kelam insan sosyal bir varlık, yalnız kalmamak için çok naz, niyaz çeker. Hepsi kendinden verilecek tavizlerle şekillenen arkadaşlıklarla çevresini kuşatır. Zanneder ki hiç muhtaç olmayacak, korktuklarını yaşamayacak, susuz kalmayacak, gerekirse kuyudan çekip getirecek biri olacak yanında. O biri kimdir önemsemeyenler, yanımda biri olsun yeter diyenler gidene üzülmez, kalana sevinmez, sırada kim varsa yetinir onunla. Daha cesurlarsa yalnızlığının çitlerini prensipleriyle çakar toprağına.

Cesur da olsan, korkularını da yensen insansın, acizsin hem insana hem her şeye söz geçiren alın yazını kaleme alana ihtiyaçlısın. Bu nedenle yazgına teslim ol, güzel yaşa.

 Handan Kılıç 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Korkma

  Korktuklarımızın başa gelmesi sıklıkla gerçekleşir. Zaten olabilecek ihtimalleri değerlendirir ve korkarız. Sevindiğimiz şeyleri de hatırl...