ZIT

Dizimdeki ağrının etrafında dolaşıyor gölgem. 

Bir şarkı çalınıyor kulağıma. Kim söylüyor bilmiyorum. 

Bazı cümleleri kaçırıyorum. Yakaladıklarımı not alıyorum: “Bir bilsen ne hallerdeydim, kitlendi ayağım gitmiyor. Al kalbim neyine yetmiyor.” 

Acı acı gülüyorum. Kimseye yetmezmiş kalp. Oysa insanın en büyük varlığı. Daha ne verilebilir ki? Ya da onu verenin nesi kalır ki geriye? 

Bensizlik iyi mi geliyor hepimize? Öyledir belki de. 
Ben zaten çok gelirim herkese…

Şarkı devam ediyor: “Bu sana son seslenişim. Bunca yıl beklemişim. Bundandır vazgeçişim”

Vazgeçemediklerim peşimde, bırakmıyor beni, ağırlık yapıyor sol yanımda. Başımdan ayağıma ne zaman bir ağrı dolaşsa vücudumda hepsi sol yanımda. Geçmiş diyorlar. 

Sağ taraf olsa gelecek kaygısından bahsedilebilirmiş. Beklentisiz olduğum bir yerden rüzgâr dahi esmiyor ki! Geleceksizliğe mahkûm edilmişken neyse ki bu yaşa kadar geldin, bak çocukların hiç umudu yok gelecekten diyorum. Ne yapalım bahtımıza düşen buydu.

Gelecek şekillendirilebilir eğer imkân varsa. Yoksa oturursun yerine. Beklersin. Yorucu bu hal. 

Bırakıyor insan bir yerden sonra. 

Üzüntünün de bir limiti varmış. Daha fazlasını kaldıramam dediğin yerde kaldırıyorsun işte. Alışıyorsun kısa sürede. 

Sonra istesen de daha fazla üzülemiyorsun. Süt taştığında hani can sıkar ya ocağı silerken bir sürü keşke dolanır kafanda birinin hastalığına, ölümüne, yakın birinin ölmeden öldürülen ümitlerini izlerken batan gemilerine de o kadar üzülür hale geliyorsun.

Yaşanıyor ve geçiyor. Geçmiş geçip gidiyor. An biraz sonra geride kalıyor ve geçmiş değiştirilemiyor. Öyleyse sol yanım neden sızlıyor?

Dizim, Zıt olsun adın. Tencereye kapak gibisin ama bir bakınca mantara da benziyorsun. Bir şeyleri örtüyorsun. İçinde kaynayan yemeğin buharı kaldırıyor arada havaya. Kokusunu sızdırıyor. Bazen şemsiye gibisin altındakini koruyorsun.

Ve dizim sen en önemli yolda olma desteği sunacakken beni hep yarı yolda bırakıyorsun. Rahat dur, dönerken acı içindeyim. Bazen üç yüz altmış derece dönüp yerine oturuyor gibisin hele de merdiven inerken. Çıkmak da zor ama o acıyı bir süre tolere edebiliyor insan, inerken boşalıyor içi sanki bir damla sıvısı kalmamış gibi gözlerimin, birbirine değiyor kirpiklerim kadar kemiklerim. 

Canım acıyor canım, çığlık çığlığa.

Çok gözyaşı döktüm kurudu içim, dizim ve artık kalbim. Kimse için yer kalmadı bende. Kendimi de taşıyamıyorum. 

Susuzum, akamıyorum. Daha kötüsü akma isteği duymuyorum. Olduğu kadar olmadığı kader, dilime pelesenkim. Peki ya yüreğim, hani herkeste var sandığım sığınağım?

Kendim gibi bildim cümlesini. Değilmiş. 

Şarkı değişti ben hala yazıyorum. “Tek isteğim Adalet” diyor şimdi şarkıda. Onu bile isteyecek kadar gücüm yok artık.

Adım atmak istemiyorum hiçbir yere. 

Onun için mi kilitleniyorsun dizim olur olmaz yerde? 

Susma, sustukça sıra geliyormuş insana, bu gerçeği artık belle!

Handan Kılıç

13 Ocak 2022

14:22

İzmir

2 yorum:

  1. Üzüntüye alışıyorsun da bazı yerlerde sağlığında gidiyor ne yazık ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayat işte demek dışında diyebileceğim bir şey yok Beyda'nın kitaplığı
      keşke aklımız başımıza 20 lerde gelse:))

      Sil

Çam Ağacının Gölgesinde Ekşi Sözlükte

Ekşi Sözlük sürpriziyle karşılaştım bugün.  Oradan verilen linkteki yazı aşağıdadır:  Medium sitesinde yayınlanmıştır.  Teşekkürler Handan K...