Yorgunum dostlarım yorgunum artık / Vefasız yıllara dargınım artık

 -Nasılsın? Neler yapıyorsun? 

-Hem hiç bir şey, hem her şey. Yorgunum ama, hem de nasıl; bir türlü dinlenemiyorum. Hayat yorgunluğu desem yaşın genç diyorlar. Kaç yaş hayat yaşadım ben? Kaç yüreğin yükünü çektim acaba, bilen yok! 

-Orası öyle, ben seni izlerken bile yoruluyorum bilesin.

-Bir yandan geriye dönüp bakıyorum; doğdum, doğurdum, hayattayım, başka hiçbir şey yok elimde. Hatta onlar bile elimde değil. Uzak her şey, herkes... Aradaki maceralar nerede bilmiyorum. Uyuyorum, uyanıyorum, yorgunum, Yürüyorum yorgunum, yaşıyorum yorgunum, yatıp dizi izliyorum yorgunum.

-Hepimiz öyleyiz inan. Bunaldık yasaklar, ölümler, tutsaklıklar, kalpsizlikler, insanlıktan çıkışlar, satılık tt'ler, kiralık insanlar.    

-Yorgunum hepsinden, yorgun, yorgun. Az önce izlediğim bir dizide kadın teknenin en yüksek direğine çıkıp okyanusa atladı, nasıl güzel bir sahneydi. Sarhoştu ve ayıldı, ferahladı, acısını dağıttı. Seçmek kolay değil dedi, diğer karakter ona. "Seçene kadar da nefessiz kalıyor insan" dedim içimden. Seçmediğim bir hayatı yaşıyorum, seçme imkanının olmadığı kırılmalardan geçerken sadece su üstünde kalmaya çalışmak belki yaptığım. 

-Zaten hepimiz böyle değil miyiz?

-Yorgunum, ne yaparsam yapayım dinlenemiyorum. "Dünyada dinlence yok" derdi ananem, hatırlasana, "Mezarda çok dinleneceğiz" diyerek koşardı, koşardı. Çok yıprattı kendini.

-Tabi yaşlılık zor. Astımı falan vardı yine de nefessiz kalana kadar iş yapardı. Ne oldu sonunda?

-Ne olacak, senin annen, benim annem, dayım oldu, hepsini yetiştirdi, büyüttü, bize de eli yetişti, ne oldusu var mı, işler güçler yürüdü.

-Gücü varmış da yapmış, benim kendime halim yok şimdiden, Yıpranmak bu olsa gerek yaşlanmaktan farklı.

-Farklı olur mu ayol, yaşlandığını göremedi, anasından babasından otuz sene erken gitti.

-Onu diyorum işte, misal ben yıprandım yolun yarısını geçerken tükenmeye mi başladım ?

-Ananeme çekmişsin işte. Onun gibi çok şeye yetişiyorsun, o okuyup yazmazdı, senin o taraklarda da bezin var, ki zihinsel faaliyet bedenle yapılandan çok yoruyor insanı, biraz dinlen, rölantiye al hayatı, ciddiyim.  

-Herkese, her şeye koşmamak lazımmış, geç anladım. Ama zihnimi meşgul etmezsem o daha çok yoruyor beni, çalışmak dinlenmenin şekli zihnim için. Ama korumak lazım kendini, sömürücü, enerji vampirlerinden. Geçen bir yazar diyordu: “Yıprandım, inanın bana yaşlanan kişi artık yıpranmaz, korur kendini, yıpranmak yaşlanmanın tersidir, sigara içiyor musun?” 

-Bıraktım çok şükür, maskeyle zor oluyor, mecbur mesafe koyduk araya. Bir sene olacak yarım paket kaldı paltonun cebinde öylece.

-Ver de biz içelim.

-Sen ne zaman başladın yahu?

-Başlamadım da, sende durmasın diye dedim.

-Yok dursun, yanımdayken kendimi hem güvende hem iradeli hissediyorum; istersem içebilecek kadar yakınımda ama istemiyorum, kendimin güçlü olduğunu anlıyorum.

-İyiymiş doğrusu, bu arada güçlüyüm diye de yıpratma kendini benim gibi. Bazı konularda güç denemesi yapmaya da kalkma. İrademiz dışında gelişen çok şey var hayatta, sana bir abla tavsiyesi.

-Ah be ablacığım, tavsiyeyle olsaydı, tabiat bunlar hep tabiat.

-Tabiatını imtihan etme. Ve gerçekten vaktinde biraz dinlen, yoksa benim gibi dinmeyen bir yorgunluk baş gösterir. "Yorgunum dostlarım yorgunum artık / Vefasız yıllara dargınım artık" diye yaşarsın.

-Haklısın, tavsiyene kulak vereceğim, yine buluşalım, korona falan ama insan özlüyor.

-Özlenmez mi, kocaman sarıldım varsay, bir de öptüm.

-Ah be, en yakınımızla sarılmaya hasret kaldık ne zaman bitecek bu illet!

-"Her şey bitermiş, herkes gidermiş" merak etme, o da gider. Sonra başkası gelir, dünya bu, derdi, tasası, sevinci, mutluluğu hepsi geçici... Günün vaazını da verdim, hadi ben gideyim. Ne demiş Heraklit "Adı hayattır ama gerçekte ölümdür"

Öptüm bye

Handan Kılıç
İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...