Bir mucize, Tanrım bize bir mucize

 

Bir mucize olsa, bu kafayla yirmi yaşında olsam ve seçsem yeniden kendi yolumu neler değişirdi acaba?


Günlük güneşlik dünyada aşka inanırdım mesela. Duygularıma ters düşmez mantık diye diretmezdim. Daha çok yanılma hakkı verirdim bana. Kendimi bulmadan kanatlarım altına ısıtacak, bakıp büyütecek sorumluklar almazdım. Belki o zaman daha iyi korur kollardım, kendimi, evladımı, hayatımı. Ama bir yandan da hayatımın mucizesi sahip olduklarımsa ve onlara önceki yoldan gidip kavuştuysam bir başka yolun sonunda bunlara sahip olamayacaksam bunu sorgulamak anlamsızlaşıyor. 



Ama şöyle de bir gerçek var: Herkes o dönüm noktasına varıp hayatın ikinci yarısı denen bölüme geçtiğinde bir başka ihtimal nasıl olurdu sorusunu soruyor kendine. İster seçtiğini iddia ettiği ister mecburen yürüdüğü olsun herkes hangi yoldan gitmişse diğerinin merakında oluyor. Şimdiki aklımla o vakitteki seçeneklerim beraberken nasıl da mutlu olurdum diyor. Yaş almak bu aydınlanma için ön şart galiba! Yirmilerden geçmeden varılmıyor yolun yarısına. 

Bu aralar herkes aynı dertten muzdarip. Kime sorsam bir yorgunluk, bir usanma. Kendimizi dinlerken düşülen tuzaklar... Dışarıdan bakınca en imrenilecek hayatı yaşamış görünen de olsa ah vahlar dilinde pişmanlıkla dövüyor kendini. 

Hal böyle olunca aklıma tek bir cümle geliyor: “Asra yemin olsun ki, insan gerçekten ziyandadır” 


Asırlar, yaşananlar değişse de, nasıl da aynıyız aslında. MÖ 350 yılında yaşayan Aristotales “Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar, anne babalarına karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar” demiş ya değişen bir şey yok, hem onlar gibi genç olmak istiyoruz hem de o hallerini beğenmiyoruz. Hüsranla, hüzünle doluyoruz. 


"İnsan ziyandadır" cümlesi Asr Suresinden. Bu sure Google'ın verdiği bilgiye göre İnşirah suresinden sonra inmiş. Bunu öğrenince ilk onun anlamını okumak istedim:


Senin bağrını açmadık mı? İndirmedik mi senden o yükünü! O sırtında gıcırdamakta olan ve bu şekilde sana eziyet veren yükünü. Senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var o halde boş kaldığında yine kalk yorul!" 


Ya da başka bir çeviride “Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul ancak Rabbine yönel ve yalvar” ya da “Ve ancak Rabbinden ümid et hep O’na doğru” 


Ve ardından Asr Suresinin mealine baktım:


And olsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip de salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. Onlar ziyanda değildirler.


Bu sure, yaşadıkları vakit ayetler kendilerine inen insanlarca yolda karşılaşıp hoşbeş ettikten sonra birbirlerine hoşça kal mahiyetinde okunurmuş, bir nevi ne sıkıntın varsa geçecek, sabırlı olmak lazım gerçeğini hatırlatırlarmış birbirlerine. 


İnanıp iyi işler yaparsan ziyanda değilsin, elinden giden zamana, kaybettiğin insanlara bir de böyle bak dercesine pencere açarlarmış. Çok destekleyici bir yaklaşım doğrusu. 


Elimizden gitmiş zamana odaklanmak şimdiyi kaçırtıyor insana. Gelecek zamanı desek bilmiyoruz. Kalan vaktimizin en genç haliyle buradayız hala, hayatta. Öyleyse travmalarımızı hoplatıp umudu kırmaktansa olana kabul vermek, incinme, kırılma haklarını kendimize tanımak ama geçmiş kuyusunda merdivensiz kalmamak gerek. 


Gençliğe de çok özenmemek lazım; daha aşılacak çok problemleri, yaşanacak çok yüzleşmeleri var. Biz rahata erdik, olana kabul vermeyi öğrendik geçtiğimiz zaman yolculuğunda. 


Hem zaten Aristotales haklı:)) Şimdinin gençleri çok bozuldu azizim, hal hatır bilmez oldu! “slm” yazıp geçiyorlar insana.


Handan Kılıç

25/2/2021




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...