Ağva’da Bir Başına

Ben bir çam ağacıyım, her mevsim yapraklarım yeşil. Her yağmurda temizlenir, parlar, dimdik dururum yerimde, toprağımda. 

Bir zamanlar burada bir koru vardı; omuz omuza nefeslenir, ciğerleri olurduk toprağın. Hepsini önce budadılar, sonra kökünden kestiler. Yerlerine ahşap evler, yeni patikalar yapıp doğaya davet ettiler insanları. Onlar da koşa koşa geldi katliam yerine. Diğer ağaç kardeşlerimle hiç ses etmedik, "Yok olmaz!" demeden acımızı gömdük, toprağın derinine, nefessizce. 

Yanımda yöremde hiç çam kalmadı. Karşıda, suyun diğer yakasında, uzaklarda bir yerde bir başka koruda yaşayan dostlarım var şimdi. Onları izleyerek avunuyorum. Bazen hüzünlenip bizim korunun eski günlerinde dolaşıyorum ama tek yaprak dökmüyor, gelen geçen mevsime uymuyorum.

Adım çamlardan bir çam işte. Yaşım yüzü geçti, hatıralarımsa dallarım kadar yüce. Köklendiğim bu toprak benim. Nice savaştan, afetten çıkıp nimetlerle geldim. Tohumken daha gözümü maviye diktim. Toprağıma, yağmuruma, güneşime güvendim. “Ağaç der ki, gücüm güvenden gelir” (*) Ama şimdi burada güvende değilim. Her an korudaki dostlarımın başına gelen akibet beni de bulabilir. Doğal (!) bir görünüm elde etmek için yoldan çekebilirler beni. Oysa ben yol kesen değilim. Benimle halleşene dost, gölgeme girene serinlik, sırtını dayayana sağlamlık veririm. Hikmet isteyen de olur, gürültüsüz esintimde sessizliğe gömülen de. Bir başıma kalsam da direnirim.  

Ama Şair ne demiş hatırla:

Her çiçek meyve olmak ister 

Her sabahın arzusu akşamdır

Her şey fanidir bu dünyada

Değişimden kaçıştan başka

En güzel yaz bile ister

Hissetmeyi sonbaharı ve solduğunu

Sessizce dur yaprak, sabırla dur

Kaçırmak isterse rüzgâr seni

Oyna oyunlarını, savunma kendini

Bırak olsun ne olacaksa

Bırak seni kıran rüzgârın esintisi

Uçursun seni yuvana” (*)

Doğan büyür, ölür, dönüşür toprakta yeşerirken.

Başladıysa biter her şey, bitmeli, bitebilmeli. Varlığı, sonsuz bir salınımda olmak yorar. Varlık, var edilendir, yok da olması gerekir ki, bilinsin bu yoldan geçtiği. Hep orada olursa kim fark eder ağacı, böceği, insanı, günü, güneşi? 

Yorulur sabır bile; insan, ağaç, nehir, deniz derken dünya başlar üzerinden atmaya ağırlıklarını. Öyleyse solgun yaprak gibi diyebilmeli, varlığa selam verip "Bırak olsun ne olacaksa"

Hisset, sonbaharı solumak da renk veriyor sana, o anı, o rengi yaşamalı. Ama çam ağacıyım ben, her mevsim yeşil ve diken yapraklı. Ne kimse dokunup sarılır gövdeme, dalıma tırmanır, ne yaprağımı okşar ne de düşen dikenlerimi toplayıp bir defter arasında kurutur. Benim de son baharım var elbet, benim de değişiyor yapraklarım ama ben mevsimlerimi içten içe yaşarım. Kimse görmeden yaprağımı dökerken bir taraftan yeşertirim tazeleri. 

Öyleyse ağaç kardeşim! Dallarım yapraksız kaldı diye üzülme, sonbaharı yaşayabiliyorum diye sevin, ki yaprağının her rengiyle yerde bile başka güzelsin. Dallarına salıncak kurulan mevsimler geldiğinde, çiçeklenip yeşerdiğinde, meyveye durunca yine kıymetlisin. 

Beni, kozalaklarımı yakıt, fıstıklarımı helvada katık yaptıklarında hatırlarlar. Ölülerinin ardından hayır diye dağıtırlar. Sonbaharda sana bakıp renkten renge girişini hayranlıkla seyredip hüzünlenirler. Bana bakıp düşünmezler içten içe yaşadığım acıları, bir başınalığı. Rüzgârda bile hışırtım yoktur benim, sesim çıkmaz,, sağa sola savrulmam, kolayca bırakmam, yağmura, rüzgâra, güneşe kendimi. Bir başınalığa da alıştım, kökümden söküp atmazlar, baltaları ile saldırmazlarsa öylece dururum evimde, burada, Ağva'da. 

Sus, bak bana, yaşamak zor değil”(*)

Ağaçları dinlemeyi öğrenen ağaç olmayı arzulamaz, kendinden başka hiçbir şey olmayı arzulamaz”(*)

Sen de kendin ol, mevsimlerini doya doya yaşa, ben buradayım bir başıma Ağva’da.

Handan Kılıç

27 Ekim 2020
İzmir

(*) Tüm alıntılar ve şiir Hermann Hesse'nin Ağaçlar adlı kitabındandır.

2 yorum:

  1. Sadece Ağvadaki ağaca değil Ayderdeki kalan ağaçlara da tercüman olmuşsunuz.Sağolun.

    YanıtlaSil

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...