YAZAR NEDEN YAZAR?

"Okunması önemli değil" dediğin an  yazmaya başlıyorsun. Okuru unuttuğun zaman okurun unutamayacağı yazılar yazarsın. İnsan, aydınlık ve gölge yanlarıyla beraber var olur ama gölge yanlarını saklar. Yazarların işi işte bu gizli bölgeleri keşfetmektir. 

Peki nereden başlar yazar? Elbette kendinden... Öykücülerin en ustası Çehov diyor ki, "İnsan doğası hakkında ne öğrendiysem onu kendimden öğrendim" İşte yazar da, bu zor görevi kendine iş edinir ve içinin karanlıklarında dolaşırken karşılaştığı insani yanlarına ışık tutarsa, hele de bunlarla insana insanı anlatırsa, eğip bükmeden kendine karşı dürüst olmayı başarabilirse okuru da en güçlü şekilde yazdıklarına bağlar.




Dolayısıyla yazar, içinden yazmak geldiği için yazar. Ama okunması umurumda değil diyenler bile yazdıklarına yapılan dönüşler ile mutlu olur. Bu bir nevi ahçının yemeğinin beğenilip eline sağlık denmesi, ressamın çizdiği dünyanın sergilendiğinde taktir toplaması ile benzer. 

Okunması için yazmazsın ama yazdıklarının okunması ile de muhatap bulmanın sevincini yaşarsın. Kış uykusu filminde Haluk Bilgiler'in canlandırdığı Aydın karakterinin, yerel gazetedeki köşe yazılarına cevaben gelen bir mektubu okuduğu sahne vardır. Normalde görse muhatap olmayacağı halk eğitim merkezinde biçki-dikiş öğretmeni kadının yazdığı ve aslında yardım talebinde bulunan mektubun, kendisi ile ilgili övgüleri içeren kısmını arkadaşı ve onu pek de umursamayan karısının yanında sesli okuduğunu görürüz. Muhataplarına, başkalarınca takdir edildiğini, yazı çabasının boşa gitmediğini, birileri tarafından fark edilip okunduğunu bildirmek ister. Bu sahne insanın tabiatını çok güzel ortaya koyar. 

Ancak herkes okuru ile bu dünyada karşılaşacak kadar şanslı değildir. "Neredesin ey okur" diye soran, durmadan yazan ve bunları basma şansı da yakalayan Oğuz Atay da bir çok kıymetli yazar gibi bu dünyada okuru ile karşılaşma şansı bulamamış, yalnızlığında yaşayıp göçmüştür. 

Sanırım bu günlerde daha şanslıyız. Herkesin kendi yazı platformu, canlı yayınları, yorum yapan okurları, kısacası muhatapları var. Bu büyük bir lüks. Ama bunun da zararları yok değil. Misal, belki de bu yüzden onlar kadar derin yazamıyoruz. Bize içimizde derinleşme sağlayacak yolculuklara çıkaracak odaklanma biletini kaybettik. Üstelik sürekli gelen bildirimlerle kesiliyor yolumuz. Okuru önemser hale gelip yorumlarla şekillenen yazılar da yazınca işler iyice çığırından çıkıyor. Yazı sadece o günü yaşayanlara hitap eder hale geliyor.  

Elbette her yazar okurunu yaşarken bulsun, hızlı dönüşler alsın ama "Okunması önemli değil" dediği an yazmaya başlayacağını unutmasın.

3 MAYIS 2020
HANDAN KILIÇ

8 yorum:


  1. Editör İdil kramer

    Sevgili Handan , "okunması" kelimesine sanırım 6 dk çalışması yaptın ama bu tam 6 dk çalışması olmamış. Kendini bırakıp daldan dala atlamadığın için daha çok "deneme" türüne örnek bir metin yazmışsın yazar ve okurun buluşması hakkında duygu, düşünce ve görüşlerini kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla yazmışsın. Senin yazılarını seviyorum. Metinlerinde sanatın her dalı ile ilgili örnekler veriyorsun bu hoşuma gidiyor ve genelde konudan çıkmadan ve metne aykırı örnekler olmuyor. Bu metin ile ilgili beni rahatsız eden tek şey aşağıdaki bölüm. "Ama okunması umurumda değil diyenler bile yazdıklarına yapılan dönüşler ile mutlu olur. Bu bir nevi aşçının yemeğinin beğenilip eline sağlık denmesi, ressamın çizdiği dünyanın sergilendiğinde taktir toplaması ile benzer. " bu kısma gerek yok tekrar olmuş. "Okunması önemli değil” dediğin an yazmaya başlıyorsun. Okuru unuttuğun zaman okurun unutamayacağı yazılar yazarsın. İnsan, aydınlık ve gölge yanlarıyla beraber var olur ama gölge yanlarını saklar. Yazarların işi işte bu gizli bölgeleri keşfetmektir. " bu anlatımı ve tespitini çok beğendim ne kadar doğru. Verdiğin örnekleri zıt örnekler vererek bize okur ve yazar dünyası ile ilgili her zaman mutlu sonların olmadığını göstermişsin . Zıtlıklar bir nevi çatışma gibi yazını güçlendirmiş. Eline sağlık

    YanıtlaSil
  2. Selam yazınız güzel olmuş.O zaman son yazdığınız duruma gelmek "okunması önemli değil" için çok fırın ekmek yememiz ve bol bol yazmamız gerekir. yazmak yemek içmek kadar doğal ihtiyaç ve birincil öncelik olmalı bu durumda.Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bolca yazmak ama onun iki katı okumak gerek teşekkür ederim yorumla katkınız için teşekkürler

      Sil
  3. Sen hep yaz Handan, okumak çok iyi geliyor. ♥️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa ne güzel yorum Gizem çok sevindim defterledeki 6 dakikaları tabi yeniden düzenleyerek bloga yazmaya karar verdim onlıne arşiv her zaman daha iyidir teşekkür ederim gecenin morali oldun ☺️😘

      Sil
  4. Yazdıklarına katılıyorum( çoğunluk ilk paragraf) diyerek başlıyorum :)
    Kendi adıma yazarken okuyucu ile asla işim olmaz,hatta eskiler bilir, yahu gidin terkedin bu bloğu diye kaç kez yazmışımdır. Hatta bazen sabote ettim yazılarımı, igrenç saçma sapan şeyler karaladım. Sonra baktım ki yorumları kapatabiliyormusum,aman ne sevinmiştim buna. Ama baktım gene bir şekilde iletişime girmeyi başarıyorlar,pes etmistim.
    Şimdiler de çok seyrek yazıyorum,kimseyi okuduğum yok gibi. Gelen yorumlara da cevap vermiyorum çoğu zaman.
    Neden anlattım bunları,yani dediğin gibi boşver bizi ve yaz gitsin. Hele sakın yorumlara göre, şekillendirme ve bir otosansür koyma yazılarına derim.
    Cepten yazıyorum, zor...cümleler dusuky,eğri büğrü falansa yayınlamak zorunda hissetme. Yahu blog senin kime ne,bana ne. Hadi gel yayınlama dahi şunu,ya da uyuzluk olsun, yanıtlama ;)
    Zaten yukarıda takdir ettiğim bir ornegini gördüm.
    İlk yorumu samimiydi( evet,denk gelmiştim) şimdi ise neyse...👋🏻👋🏻

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BEN YANITSIZ BIRAKMAYI SEVMEM
      BIRAKANLAR DA EN ÇOK BEKLEDİKLERİ SORULARINA CEVAP BULAMASINLAR DİYEYİM :))
      YAZMANIN MEVSİMİ VAR BAZEN KURAK BİR ÇÖL İÇİMİZ BAZEN DE YAĞMUR ORMANLARI
      SEN GÜZEL YAZARDIN BIRAKTIN GALİBA ŞİMDİLERDE SOSYAL MEDYADA DA...
      bu araada capslock tuşu açık kalmış bağırmak manasında değil yazdıklarım düzeltmeye üşendim
      festivalde saat 12 den beri 15 film izledim çoğu kısa olsa da saatlik olanlar da vardı
      zihnim yoruldu sanırım
      ne yazmak ne yazmamak ne okunmak ne yorumlar hiç birine göre hareket etmiyorum
      bundan sonra canım nasıl isterse ...
      telefondan yazmak kötü benim bilgisayar rahmetli oldu boş buldum mu bilgisayarı çocuktan alıp yazıyorum yoksa hep telefona kaldım

      Sil
  5. Ha sahi adres değişti benim🤦‍♂️ @profesyonel_kaybeden
    Ya da bakayım bulursam ben ekleyim. İyi geceler...🙂

    YanıtlaSil

DİPSİZ GÖL SÖYLEŞİSİ EDEBİYATHABER'DE

Handan Kılıç: “Bir ülkede kadınların kızların, çocukların, hayvanların güvenliği yokken sadece kadınlar değil kimse mutlu olamaz” Eylül 9, 2...