Spoiler içerir.
Benim gibi Avrupa filmlerini seviyorsanız iki yıl arayla iki kez izlediğim bu filmi izleyebilirsiniz. İMDB Puanı 8.1
Bana bittiğinde bıraktığı his, "Issız Adam" olarak literatüre geçen erkeklerin evliliğe yanaşsalar bile eşlerine yaptıkları eziyet çok can yakıcı oluyor. Burada kahramanımız Avukat bir kadın.
Psikolojik bir film diyebiliriz. Bağlanma sorunu olan bir adama vurulup yıllar geçmesine rağmen onu hayatından çıkaramayan, hatta ondan çocuk sahibi olan bir kadın. Yaşadığı sorunlarla kafası dalgınken kayak yaptığı tatilde bir kaza geçirmesi ile film başlıyor.
Bu süreçte bir vakit ilerleme kaydedilmeyince tedavi gördüğü merkezdeki psikologla görüşmeler safhasına geçiliyor.
Oradaki diyaloglardan alıntı yapmak istiyorum:
"Bazen bazı şeyleri göremeyiz. Nereye gittiğimizi bilmeden koşarız. Acele ederiz. Hep önümüze bakarken düşeriz. Bazen yeniden ayağa kalkamayız. Diz, bağlanma, bırakabilme, kopma, geri çekilme kapasitesini temsil eder. Çünkü sadece geriye doğru bükülmeye izin veren bir bağlantı yeridir. Dizdeki acı, o insanın hayatındaki bir acıyı kabullenmekte zorlandığına işaret eder. Ve iyileşme de ruhsal iyileşmeye paralel gerçekleşir."
" Gerçekten sevebilmek için, ruhunu sevgiye vermek için kaybedeceği bir şeyi olmamalı insanın. Pervasızca atılmaya cesaret etmek için, zirveleri aşmış olmalı insan."
"Kendinden vazgeçmiş olandan sen de vazgeç"
"Aşık olmamayı ve acı çekmemeyi tercih ederim."
Fırtınadan önceki aşk seçim değil, biçim"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder