SİNEMA GÜNLÜĞÜ 90.FİLM
-Spoiler içerir -
Tonya Harding, annesinin hırslarının sonucu 4 yaşında buz patenine başlamış 20 yaşında şampiyonluklar almış ve tarihe ‘üçlü axel’ı (Axel: Axel’ın diğer atlayışlardan en önemli farkı, birli axel’ın 1,5, ikili axel’ın 2,5 ve üçlü axel’ın havada 3,5 tur dönülerek yapılmasıdır. Bu fark, axel’ın ileri doğru yapılan tek atlayış olması özelliğinden kaynaklanır. Patenci, buza geriye doğru iniş yapmak zorunda olduğu için havada fazladan yarım tur daha dönmek zorundadır. Bu nedenle, axel en zor atlayış olarak kabul edilir. Puanı da, diğer atlayışlardan daha yüksektir.) başaran ilk A.B.D’li kadın patenci’ olarak geçen bir sporcudur. Harding,in yarı belgesel yarı film tadında çekilmiş biyografik filmi 2018 yapımı olup 90'lı yıllar Amerikasını anlatıyor.
Buz pateni için sabahın beşinde çalışmaya başlayan, ne yapsa annesini memnun edemeyen, yıldızı giderek yükselse de zengin ve örnek bir Amerikan ailesine mensup olmadığı için hakkı yenen, başta annesi olmak üzere kimseden sevgi, ilgi şefkat görmeyen, bu zor şartlara rağmen tarihe adını yazdırmış bir kadın.
On beş yaşında tanıştığı ve daha erkek arkadaşı iken şiddet uygulayan bir adamla, annesinden de aynı dili gördüğü için evlenen ve böylece spor kariyeri biten şanssız bir kadın. Eski eşi Jeff Gillooly ile dengesiz ilişkileri ve hep daha iyi olmak adına kendini zorlaması gibi gerekçelerle stres içinde olan kadın sadece dans ederken mutlu ve bütün hayatı dans iken kocasının sekiz ay yatıp çıktığı bir olayda öyle ağır bir cezaya çarptırılıyor ki gözyaşlarına boğulmamak elde değil.
Annesini gördüğüm her sahnede deli oldum diyebilirim. "Sen yumuşaktın. Ben senden bir şampiyon çıkardım, hem de benden nefret edeceğini bile bile, asıl fedakarlık budur" diyen kadın, garson olarak çalışıp tek başına özel hocanın giderlerini karşılıyor ama her dakika başa kakıp en ufak bir başarısızlıkta kıza şiddet uyguluyor. Nasıl anne olunmaz? sorusunun yanıtı bu olabilir sanırım. Zaten kız da "Sen bir canavarsın, beni lanetledin" diyor.
Hayatta en önemli şey fark edilmek ve öncelikle ebeveynler ya da bakım veren kişilerce sevildiğini hissetmek. Bu günlerde psikiyatrların sıkça dile getirdiği gibi "Annesinin doyuramadığını dünya doyuramaz".
Dünya şampiyonu olup yine ona şiddet uygulayan adama, sadece yıllar önce ilk kez birinden birazcık ilgi ve şefkat gördü diye dönmesinin sebebi de annesine kıyasla daha merhametli olması.
İki defa Olimpiyat ve iki defa da Skate America Champion ödülünü kazanan Tonya, eski eşinin bir planıyla 1994 yılında ABD Şampiyonası öncesinde aynı dalda yarıştığı sporcu Nancy Kerrigan'ı sakatlanması için birini tutmasıyla hayatı değişiyor. Kendisinin başta haberi olmadığı bu komplonun ortaya çıkması ile birlikte ödeyeceği bedeller Tonya için zor günlerin gelmesine sebep oluyor.
O mahkeme sahnesinde Hakim'e, kadının silahla kafasından vurulduğunu görse de bunu görmezden gelerek hız sınırından ceza yazan polise, her yarışmada hakkını yiyen juriye, bir gün sevdiğini öteki gün yeren topluma, tabi ki, yüzünde tek bir gülümseme olmadan hatta kızını zor gününde bile kazıklamaya çalışan anneye, kendindeki eksiği karısına şiddet uygulayarak kapatmaya çalışan kocaya, onu o annenin ellerine bırakan babaya öfke dolarak gözyaşları ile filmi bitirdim. Sadece son sahnede verilen bilgi içime biraz su serpti.
Filmden bazı etkileyici replikleri paylaşmak istiyorum:
"O gün dünyanın en iyi buz patencisi olduğumu biliyordum. Tarihte bir anlığına.Kusura bakmayın artık kimse o günü hatırlamıyor. Oysa benim tüm hayatım o tek bir ana hazırlanarak geçti. (4 yaşından 20 yaşına kadar ağır bir çalışma)
"Hayatım boyunca beş para etmez biri olduğumu söylediler. Bir şey söyleyeyim mi, belki ederdim"
"Amerika sevecek birini ister. Ama nefret edecek birini de ister"
"Herkesin kendi gerçeği vardır ve hayat da ne yapmak isterse onu yapar."
Özetle, epey spoiler versem de, izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Travmanın büyüğü küçüğü olmaz. İnsan bir kez acıyı tatmışsa onu hatırlatan her şeyde yeniden canı acır ama hani balon istedim almadılar falan tarzında travmatik olaylar yaratarak annesine öfke duyanların özellikle izlemesi gerek. Film bitince koşarak annesine sarılma garantili:)) Annem yanımda olsa sarılırdım ama yok.
Bu gün globalleşen dünyada bizim de bir gün sevdiğimizi ertesi gün yerdiğimiz çok oluyor. Linç kültürü sanki bir hakmış gibi sosyal medyada sunuluyor. Ama işte herkes o bir an için, kendisinden konuşulacağı bir anın güzelliğini yaşamak sonrasında taşlanacağının farkındalığıyla, bile isteye kendini meydana atıyor.
İnternet meydanı bu gün herkesin eşit hakka sahip olduğu, görülmek için yarıştığı bir yer. Herkes o bir anı, bir an da olsa sevilmeyi istiyor.
Belki bunun çaresi çocuklarımızı daha fazla sevmek. Kendi sevilmemişliklerimize, ihmal edilmişliğimize karşı da kendi anne babamız yerine geçerek kendimize öz şefkat uygulamak. Bunu başarırsak kişilerin ve kitlelerin oyuncağı olmadan bu dünyada huzurla yaşar, vaktimiz gelince de gideriz.
İyi seyirler...
Sırasiyla:
YanıtlaSil😔🤗👌
:-)
Çocuklara ne verirsek onu alırız. Listeme ekledim. Teşekkürler:)
YanıtlaSilkesinlikle vermek belki de rahat bırakmak sadece korumak ve ne yapmak istediklerini bulmalarına yardım etmek lazım
Sil