“İyi, sen bilirsin.”
“Ne fazlanız varsa alırım abla dedi, ev kuruyormuş genç
çocuk daha. Her şey ateş pahası bir faydamız olsun hem. Sehpanın çiziklerini
gösterdim, boyarsın dedim. En alasından dedi, kapıları görünce marifetini
anladık zaten masayı da verdim.”
“Hangisini kız iki gün teyzene geldim diye evimde eşya
bırakmayacaksın.”
“Yapma anne, yarısını versem evden daha üç ev döşeyecek eşya
çıkar. Babaannemin gençliğinden masa var yahu.”
“İşte eski hepsi, insana verilmez. Hem hatıra kızım saygılı
ol, biz gidince her şeyimizi atmayın bak, evinize götürün, biz öyle yaptık,
olmadı hayra verin, çöpe falan bırakırsanız hakkımı helal etmem”
“Anneciğim Allah gecinden versin de sen kendin hayattayken
ver vereceğini. Ne verirsen elinle o gider seninle. Kimse
ölüden gelen bir şey istemiyor ki! Helvası bile kavrulduğunda kimse yemek
istemez, sen de anlatırdın babaannemin helvasını kendim kavurana kadar getirilenleri
yemezdim diye. Sanki ölü yapmış gibi korkarız derdin.”
“Cahillik işte, gençken insan hiç ölmeyeceğine sanıyor,
ondan ölü şeyi diyor, öleceğiz hepimiz.”
“Tamam işte o vakit yaşarken faydamız olsun birine. Dolabı
da veriyorum komodinler tek kalmasın çocuğa, takım olsun, oda açılır hem.
“Leyla, yeter ama.”
“Annem kapatmam lazım, geldi ustalar, hadi selam söyle
teyzeme. Allah hayırlarını kabul etsin şimdiden.”
#handankılıc
9.12.2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder