MERHABA



Yazdıkça yazasım gelir diyerek çıktığım bu yeni yolculukta bana eşlik edecek dostlara hoş geldiniz diyor, sevgi ve selamlarımı sunarak başlamak istiyorum.

1

Bu sabah içimde kıpır kıpır bir sevinçle güneşin doğuşunu izlerken ne kadar çabuk olduğunu bir kez daha gördüm. Aynı sandalyede oturup kaç gün doğumunu gözyaşları ile karşıladığımı, çok şükür geçti diye hissederek hatırladım. 

Oysa hayatımda henüz değişen bir şey yoktu. Dünkü şartlara maruzdum ama değişim içimdeydi. Artık gözle görülür hale de gelmişti. Çevremdekilerden her şeye olumsuz bakanlar neşemi garipsese de, yıllar önce bir gün yitirdikleri insanın tekrar geri dönmesine memnun olanlar da vardı. Ama bu durumdan en çok memnun olan kişi bendim.. Çünkü, hayatın karmaşası içinde unuttuğum kendimi çok özlemiştim. O nedenle yeni bir yolculuğa çıkarken sizleri de yanıma almak istedim. Bu blogta kendi yazılarımı yine kendi çektiğim fotoğraflar eşliğinde paylaşacağım. 

İnsan çok olasılıklı bir varlık. Bazen bilinmez bir karanlık, bazen gürül gürül bir ırmak. İçimiz ne kadar geniş. Her şey sığıyor. Sevgi, öfke, aşk, özlem, huzur, kıskançlık, nefret, intikam, arzu… Melek gibi bir insan, “an”lık bir cinnetle bir katile dönebiliyor. Yıllarını evlatlarına saçını süpürge ederek geçirmiş bir kadın bir anda arzularının esiri olabiliyor. Her çiçekten bal alıp çiçekleri soldura soldura ilerleyen bir çapkın bir gün bambaşka bir yol seçebiliyor. Yani insan içinde hem kadını, hem erkeği, hem katili hem sevgiliyi hem bir çapkını hem iyi aile babası ile hassas bir anneyi barındırabiliyor. En bencil diye yaftaladığımız birinin içinden, başkasının yaşamı için kendinden vazgeçecek kadar fedakar bir gözü kara çıkabiliyor.


İnsana, benliğin o tekinsiz arka sokaklarından aydınlık pırıl pırıl sabahlara yürüyebilecek bir güç bahşedilmiş. Sarkacını dengede tutarsa her şeyin üstesinden geleceği bilgisi verilmiş ama olabilirlikleri o kadar fazla ki, salınımı, tek başına doğru bir ritimde yapmak istediğinde çok zorlanıyor. Onun için Kolaylaştıran’a teslim olmanın verdiği, huzur diye bir his var ki, kolay kolay tırmanılabilen bir zirve değil. Oraya çıkış için, ihtiyaçlarını karşılayacak levazımatla doldurulmuş ağır bir sırt çantası, güçlü bir kanca, sağlam bir ip, tabiatla uzlaşıp onun kurallarını kabul etmek, hata yaptığında canınla ödeme gibi bedeller var. Bunlar aynı zamanda insanın elini kolunu sallayarak bu dünyada gezinmesi özgürlüğünden feragat etmek demek. Tabi, bunca zorluğun karşısında, tedbirini alıp kurallara riayet edersen, yani tam teslim olursan kalbinden korku silinecektir. 

Hayatı bize zor yapansa hem teslim olmayıp, hem her şeyin karar makamı gibi sürekli düşünüp akışı bozmak ve teslim olmuş gibi yapıp görünürde sırtlandığın çantayı, güçlü kancayı, sağlam ipi unutup tırmanış esnasında dengeyi bozacak hareketler yapmak. Çantadaki levazımatı, suyu, yiyeceği beğenmeyip ya da umursamayıp çaresizlikle savrulmak. Üstüne üstlük hiç bu zahmetlere girmeden ben güçlüyüm, kendim tırmanırım diyerek yola çıkan, ağırlıksızım diye uçmaya çalışanları taklit ederken uçurumdan yuvarlanmak. Hem yük taşıyıp hem de korkudan emin olamamak, hayatı çekilmez kılan.

Hayatı kolaylaştırmak lazım, akışına bırakmak, seyretmek lazım. Bunu bir gereklilik değil de tercih ile yaptığımızda huzur dağı, düz ova oluyor. Onun için akışa güvenelim. Ama hepimizin varlığına ad olmuş “İnsan” denen bu meçhul kimi zaman kendinden, salınımdan, varlıktan, yokluktan bunalıyor ve dipsiz bir kuyuya saklıyor kendini. Özellikle de insan, herkesin hayatını, çeşitli kılıklara bürünmüş belalarla, sıra ile gezen kriz zamanlarında, bir yerlere sığınmak, başka şeyler düşünmek, bilmediği yollardan yürümek ve rahatlamak istiyor. Çantayı kenarı koyuyor ama bırakmıyor, kullanmıyor da. Bir nevi isyan ediyor, bunca yükü taşıdım ama yaşadıklarıma bak diye söyleniyor içinden, karanlık onu hızla içine çekerken. 

Sonra o yalnızlığa, karanlığa alışıyor, günleri geceler üzerine deviriyor, dünün aynısı nefessiz vakitler yaşayıp duruyor. Kendi kendinin sabotajcısı olduğunu fark etmiyor. Zaman geçiyor, gücü azalıyor, karnı acıkıyor, ruhu sızlıyor, sıcak bir nefes, iki güzel söz duymak istiyor. Bazen en güvendiği, sıkıca tuttuğu dallar kırılıyor. Düşüyor. Kendi iradesiyle indiği, tercih ettiği sığınak bu sefer karanlığına karanlık katıyor. Bir yandan kuyunun suyu yükseliyor, boğulmamak için daha çok çırpınıyor. Çırpındıkça batıyor. Suyun soğuğunda üşüdükçe ısıtacak yeni şeyler arıyor. Aslında güneşi görmeyi reddedip kuyuda kaldıkça tam manasıyla ısınamayacağını kendisi de biliyor. Ama oradan çıkınca ne yapacağını kestirememek, yine ağır yükler taşıyacağını düşünmek ürkütüyor insanı.

Hani sık örnek verilen bir benzetme vardır. Yumurta dıştan kırılırsa hayat biter ama içeriden kırıldığında yeni bir hayat başlar diye. İşte vakit tamam. Yumurtanın içinden sesler geliyor. Kabukta çatlama belirtileri baş gösteriyor.

Ve insan bu yolda ilerlerken yazdıkça yazası geliyor. Bu nedenle bir kaç gün sürecek bir yazı dizisi ile yola çıkıyorum.
Tekrar "Hoş geldiniz."



19 yorum:

  1. heeeey hoşgeldiiiiin hemen tanıtcam blogumdaaa :) yazmaya dönmen ne güzeeeel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoş buldukkkkk çok teşekkür ederim önceki hesaptaki arkadaşları eklemeye uğraştım ama çoğunda blog adresleri değil izledikleri sayfalar çıktı ekleyemedim var mı bir kolay yolu

      Sil
    2. bilmiyom valla ama sorarız yaneee :)

      Sil
    3. Günaydın,bloğunu hayırlı olsun🍃
      Takibe almak istediğiniz kişileri yapmış oldukları yorumlardaki profil linkine tiklayarak sayfalarına ulaşabilirsiniz,kolaylıklar dilerim🤗

      Sil
    4. teşekkürler hemen yapacağım

      Sil
    5. burada sıkıntı şu misal beni izlemeye alan kişilere geri takip yapmak istediğimde resimleri üzerine tıklayınca onların kendi sayfası değil de takip ettikleri blogların adresleri çıkıyor ve kim kimdir bilemediğimden ana sayfayı göremiyorum misal altı kişi takip etmiş ama sırf üç yorum var 3 kişiye dediğiniz şekilde döndüm ama diğerlerini nasıl takip edeceğim?

      Sil
    6. Bizi izlemeye alan blogcularin sayfalarına ancak yorumdaki ismin üzerin e tıklayarak ulaşabiliriz,takipçi listesinden kimilerinin sayfasına ulaşmak mümkün olmuyor,profilimizden takibe alınmamız için profil düzenle ve görüntülenecek bloglar seçeneğinden sayfamızı secmemiz gerekmektedir.
      Bu ayar yapılmamış ise bizi takibe alan blog sahiplerinin sayfasına ulaşmamız olanaksız.

      Sil
    7. ilginize çok teşekkür ederim.

      Sil
  2. Guzel bir yazıyla sizde hoş geldiniz.

    YanıtlaSil
  3. deep iyi ki tanıtımlarına seni de almış :))
    Bu ne hoş başlangıç olmuş böyle , okudukça okuyasım geldi. Sen hep yaz olur mu.sevgilerimle,..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler artık hayata dön ve gel sıkıldım ya hu

      Sil
  4. Ruhu güzel olanin, yolculuğu da güzel başlar ,güzel biter. Yumurtanın içinde neler yaşandı öğrenmek için sabırsızlanıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah, teşekkürler... Ben de merak ediyorum desem :) Hayat yazıyor biz oynuyoruz :)

      Sil

Kuş Uçuşu Üzerine Bir Değerlendirme (Netflix)

 " Bu bir av ve avcı hikayesidir. Ormanda gizlenen bir aslan ve yüksekten uçan avcı bir kuşun hikayesi…." Bu cümleyle başlayan diz...