BEN ŞARKIMI SÖYLERKEN



Dün "Merhaba" diyerek ilk yazımla yola çıkmıştım. Ancak bloga da ad olan bu yazı, yazdıkça yazasım gelip uzun sürünce ben de bir yazı dizisi olarak yayınlamaya karar verdim. Sizin de okudukça okuyasınız gelirse buyurun ikinci yazıyla yola devam edelim:

2

Çok uzun zaman sonra sabaha “Günaydın güneş!” diyerek uyandım. Oysa, her saat başı kalkarak evin içinde dolanıp durmuş, çok da iyi uyuyamamıştım. Yaklaşık dört gündür böyleydim. Hem bir tedirginlik hem de içi içine sığmaz bir heyecan vardı üzerimde. İnternette dolaşırken gökyüzünün hareketliliğinden bahseden bir haberi tıkladım. Koç dolunayı olduğunu, uyku düzenini bozan bu enerjinin hayata dair kararlı ve cesur adımlar atmaya vesile olacağını öğrenince hem rahatladım hem de umutla doldum.

Algıları açık bir insanımdır. Özel olarak takip etmesem de bedenime etkilerinden dolayı her türlü gezegenin retrosunu hisseder, dolunayın med cezirinden de çabuk etkilenirim. Hele şimdilerde hayata olan bakış açımı değiştirdiğim, çakralarımın şifalanmasına izin verdiğim bu günlerde havadan nem kapacak kadar hassasım. Çok şükür sonunda, huzurlu, kaderine razı bir insan olma yoluna girdim. “Keşke”lerimi sildim. Böylelikle, her insanın, her olayın bizi bir üst versiyonumuza taşımak için hayatımıza uğradığının farkındalığını geliştirebildim. Bu gerçeği elbette biliyor, söylüyor ama hissedemediğimden acı çekiyordum.

Şebnem Ferah gibi, “Ben şarkımı söylerken istersen sesi açarsın/ İstersen kısıp bunu da yok sayarsın/ Kim bilir belki gülümser belki ağlarsın/Yüreğindeki sesleri susturamazsın” diye avazım çıktığı kadar bağırıyor ama kimseye sesimi duyuramıyordum. Döndüğüm her köşe başında geride kalanlara kızıyor, bana eşlik edemiyor olmalarına içerliyordum. Ama artık vakti gelince sıkı sıkı tuttuğumuz elleri, canımızı acıtsa da bırakmadığımız alışkanlık iplerini sevgiyle bırakmanın herkes için en iyisi olduğunu öğrendim.

Bundan sonra zaten aynı frekansı paylaşan arkadaşlarımın benimle beraber yola devam edeceğini biliyorum. Kendi enerjimle onları davet ediyor, alış veriş dengemi bozmayacak, hayat şarkıma yeni katkılar sunacak yüreklerin beni bulmasını diliyorum.


Bu bir süreç, dilimizin, zihnimizin, ruhumuzun aynı potada erimesi ve bizi biz yapması için zamana ihtiyaç var. Zaman bekleyene uzun, kısır döngüde yaşayana kısa gelir. “An” da olmayı başarana ise sürprizler getirir.

Değişimler sancılıdır, zaman her yarayı kapatır. Ama biz, ol deyince olduran bir Varlığa inanıyor, güveniyor, bu dünya çölüne bırakıldığımız günden beri bizi vahalara ulaştırmasını diliyoruz. Yarınla dün arasındaki sarkacın dengede durduğu “an” denen sahip olduğumuz tek gerçeğin insanı kanatlandıracak ya da uçurumdan yuvarlanmaya götürecek güçte bir zaman parçası olduğuna gönülden inanıyoruz. Bir çok kez bunu yaşayarak da anlıyoruz. Bu nedenle en ağır yaraların, en sert düşüşlerin, en uzun gecelerin bir anda gelecek bir hediye ile iyileşeceğini, güneşin hızla doğacağını biliyoruz. 

Güzel günler görmek, onların da bizi görmesi dileğiyle...

Kısmetse yarın devam edeceğim. 


5 yorum:

  1. ''Değişimler sancılıdır, zaman her yarayı kapatır. '' Yazının en sevdiğim kısmı bu oldu yarın ki yazını bekliyorum!!

    YanıtlaSil
  2. hımmmm bişiler iyi gelmiş sana demek kiiii bak yazmaya da başladığına göreee hihihi :)

    YanıtlaSil

Çam Ağacının Gölgesinde Ekşi Sözlükte

Ekşi Sözlük sürpriziyle karşılaştım bugün.  Oradan verilen linkteki yazı aşağıdadır:  Medium sitesinde yayınlanmıştır.  Teşekkürler Handan K...