Akrebin Yolculuğu- Ömer Kavur - Mehmet Aslantuğ Şahika Tekand

 SİNEMA GÜNLÜĞÜ 211.FİLM   



Bu yıl izlediğim, yazdığım, sonra tekrar izlediğim, yazdığımı sevip yazıyorum dergisine gönderdiğim ve orada yayınlanan yazımı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. 

Hayat Ağacı


 Eylül bitmeden paylaşayım, yaziyorum.net te Eylül yazımdı. Okumak için tıklayabilirsiniz. 

FİLM İNCELEME YAZILARI

1- HAYSİYETLER KOLONİSİ FİLM İNCELEME

https://www.yazi-yorum.net/wp-content/uploads/2020/07/21-sayi-indir-57.pdf


Harikalar ormanı



“ gözlerimi açtım, neredeyim? uyurken yatağımdaydım ,evimde, şu anda yemyeşil bir ormandayım bu nasıl olabilir?”


Bir an afalladım ama toparlanmam uzun sürmedi.

SORDUM DURDUM


"Adını dağlara yazdım yarim" diye çığırıyor şarkıda, kulak tırmalayan bir acı... Dağlar altında kalsın canını yakan diyesim geliyor, vazgeçiyorum.

Kağıdı kalemi alıp onlarla halleşiyorum. Kafam karışık.
"Ben, sana bir soru soruyorum, cevabın hazır mı?" diyorum.
Susuyor... Bir sürü soru işaretini döküyor önüme, yarım kalmış aşklar misali kalpler can acıtıyor ama zaten cana değmeyen ne var bu diyarlarda?

Geldim dedi, geldim işte!


1

Bordo üzerine mavi puanlı çoraplarını, adamın gri, desensiz çoraplarının yanına asarken çimlere yansıyan gölgeyi fark edince gözü daldı. "Gölgelerimiz hep bizden uzağa düşer, kimi zaman küçük gösterir bizi bize, kimi zaman haddinden büyük." diye düşünürken "Ama hepsi aynı renktedir gölgelerin; karanlık. Renklerin ve boyutların gücünün kaybolduğu kara bir yansıma." dedi. 

Tutma


Hiçbir yere götürmeyen basamakları çıktım bir bir... 

Vardığım düzlükte etrafıma baktım; kalabalıktı. Döndüm içime baktım, kendimin sığacağı kadar yer kalmıştı. 

Ayağa kalktım, halının üzerindeki kırıntılara takılınca gözüm çılgına döndüm. Hışımla yere eğildim üzerinde oturanlarla birlikte hepsini çırptım. Balkondan halı çırpanlardan, vazgeçip gidenlerden değildim ama her şey bir anda oldu. 

Odaya dönünce koltukların devrildiğini, perdenin uçuştuğunu, halının altına süpürülmüşlerin silktiklerimden çok olduğunu farkedince derin bir temizliğe giriştim. 

Duvarlarda çınlayan kahkahalarımızı sildim önce sonra sosyal medyadaki tüm fotoğraflarımızı. 

Kokusunun sindiği çarşafları yıkamak için sökerken kulağıma fısıldadıkları aklıma gelince olduğum yere çöktüm, hıçkırarak ağladım. Bu sefer kendimi tutmadım. Akacak kan damarda durmazmış, gözyaşı da öyleymiş anladım. 

Pınarları kuruyan gözlerimi silip çekmeceleri boşaltmaya devam ettim. Ona aldığım her şeyi çöpe attım, onun aldıklarını en büyük boy çöp poşetine tıkıştırdım. 

Yastığını kaldırırken beni üzdüğü gecelerde bununla nefesini kesmediğime pişman oldum. 

Öfkem kabardıkça kelimeleri ile kalbime kazıdığı aşkının üzerine ne döksem silerim diye düşünürken “Neden, neden, neden?” diyerek duvarı yumrukladım. 

Çok canım yanıyordu, parmağımın çatladığını anlayamadım. 

Israrla kapı çalınca açtım, kapıcıydı. "Aidat" derken "Yarın hesaba geçerim" diyerek kapıyı kapattım. 

Vazgeçtiğim sevdalardan kapattığım sayfalara kadar o gece oradan oraya dolaştım. Her odada nefessiz kaldım. Gece, karanlığından sıyrılınca kendimi dışarı attım. Epey yürüyüp semtten çıkınca başımı kaldırdığım o sokakta kiralık yazan cama takıldı gözüm. Numarayı aradım. Sorularıma yanıtlar alınca “Tutuyorum dedim, bırakıyor ve hayata koyuluyorum. 

Handan Kılıç

29/8/2020 

İzmir

Baby Reindeer Dizisi Üzerine Değerlendirmeler

  Afişiyle dikkatimi çeken bu diziyi, edebi zevklerine güvendiğim bir kaç arkadaşımın hikayesinde "çok etkileyici, bitince iki gün kend...