SORDUM DURDUM


"Adını dağlara yazdım yarim" diye çığırıyor şarkıda, kulak tırmalayan bir acı... Dağlar altında kalsın canını yakan diyesim geliyor, vazgeçiyorum.

Kağıdı kalemi alıp onlarla halleşiyorum. Kafam karışık.
"Ben, sana bir soru soruyorum, cevabın hazır mı?" diyorum.
Susuyor... Bir sürü soru işaretini döküyor önüme, yarım kalmış aşklar misali kalpler can acıtıyor ama zaten cana değmeyen ne var bu diyarlarda?


Renklerden sevdiğim çivit mavi, ferah... Önce sadece fuşya ile başlamıştım, çarkı döndürendi fuşya. Nasıl da mutluluk veriyor, yüzümde kocaman bir gülümseme...

Sonra ne oldu, elim nereden mora gitti, işte o an ahenk yitti... Oysa mor asaletin rengi, ilahi bir yanı da var, tepe çakranın Allah'la irtibatın rengi mor... Maviler özgürlük, çivit, indigo mavi içinse sezgisellik derler. Seziyorum her şeyi, peki o zaman neden hala cevabını bildiğim soruları soruyorum ki...

Sordum durdum, sustun, sustun... Sonunda sustum...

Merkezden uca, dıştan içe bütün şekiller ve renkleri çiziyorum. Yine bir soru sarıyor içimi; merkez başlangıç mı bitiş mi? Başlayan her şey biter. Biten şeyler yiter... Yitikler gider...

Aç parantez... Sonra, sonrası kocaman bir boşluk...Kapa parantez....

Boşluktan geçen mutluluk, fuşya, elipsi bölüyor aşkla...
Demek ki o da yarım...

Yarınlar, dünler, geçmiş ve gelecek yarım, her şey yarım....
Peki nerede öteki yarım?
Öteki ötekidir, tamamlamaz kimse ötekini. Yarımsan, kendinden kendini doğur, tamamlan.

Hayat kopuk çizgilerin yan yana gelmesinden ibaret belki de... Çok hızlı aktığından bütün sandığımız bir doğrunun izleyicisiyizdir hepimiz, kim bilir ?

O zaman "Neden bütünleşen bir çizgi yok?" diye sormak abes. Neden merkezdeki renkler boğuyor beni yerine "Nasıl çıkarım buradan?" sorusuna cevap aramalı.

Çıkmak istemediğim kısır döngüyü seviyor muyum, onun için mi bütün yalpalamalarım, yarım kalışlarım...

Gerekçesiz cevapların kabul edilmediği bu dünyada
Ne çok soru sordum, ne az cevap aldım
Gerekçeden de vazgeçtim...
Birkaç kelamlık hal hatır fasıllarından da...

"Beklemek cehennemdir, yine de beklerim seni" diyen şair de yalancı... Ama işte açık radyodan yükselen şarkı odanın duvarlarında yankılanırken;

"Ne bir ses, ne de haber gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım deli hasretinle ben" diyor.
Dinliyorum içimi, yaprak kıpırdamıyor...

Yeni şarkı başlıyor: Sözlerimi geri alamam...
Yazdığımı baştan yazamam...
Ekliyorum: Çizgiler de geri alınmıyor, çizikler, çatlaklara, çatlaklar yarıklara dönüşüyor....

Çatlayan kayalar ufalanıp toprak oluyorsa çöllerde, önce taş sonra toprak oldum ben senin karasal ikliminde...

Şimdi o taşları bulur, taşırım, set kurarım önüme... Duvarlar örmeyi Çin'den, duvar olmayı senden öğrendim...


Handan Kılıç
Nisan 2020
Ankara

6 yorum:

  1. Renkler birbirini tamamlamış ve ortsys çok güzel bir mandala çıkmış sevgili Hayat.
    Şarkılara gelince "ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum" var bir de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vayyy o şarkıyı nasıl unuttum:) duvarlara çarpa çarpa nasır tuttuysam demek ki ☺️😘

      Sil
  2. Özgün denemeleriniz etkilediği kadar hep maziyi yaşatıyor bana.Mesela renkler hakkında ýıllar yıllar önce Tübitak Yayını Bilim ve Teknik dergisinde okuduğum "Renkler mi bizi etkiliyor,bizmi renkleri."yazısını sizden dinlemiş gibi oldum.Ayrıca deneme yazıları şiirleri hatırlatır mı?Hatırlattı.Kendi sesinden dinleyerek üniversite yıllarımı geçirdiğim İsmet Özel'i(kendisine acil şifalar),bakmaktan doyamadığım bazı soyut resimleri,Salvador Dali'yi.Yaprak kıpırdamayan içiniz buysa,yaprak kıpırdasa yada içinizde fırtınalar kopsa ne olur.Güç vererek güçleniyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının yazıdan çıkıp başka bir ruha dokunması, hatta ruhun geçmişinde dolaşması Yazarına ve okuruna verilen mucizesi Galiba... güç vererek ya da alarak önemli olan sonuç, güçlenmek güzel şey teşekkür ederim Türker Bey

      Sil
  3. fuşya bi bana mutluluk vermiyor nedense baskı hissediyorum fuşuki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginç :)) çocukluğa inmeli ☺️😬👌🏻

      Sil

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...