Sessizlik

“Ses et” deriz bazen, “Seslen bir yere giderken”

Ses isteriz, sessizlik bir kuyudur. İçine düşersen, içindekileri dinlersin. Bir zaman sonra yorulursun. İnsanı tehlikelerden korumakla görevli bilinçaltı dizer durur bariyerleri, yığar bahaneleri ve insanı sessizliğin içinde kaosa sürükleyebilir. Ondandır herkesin bu kuyuya düşmemek için kaçarken başka başka kuyulara yuvarlanması. Evham, temizlik hastalığı, yoğun çalışmak, sosyal medya bağımlılığı, takıntılı bir şekilde spor, yoğun bir şekilde yoga, sürekli gezmek hepsi sessizlikten kaçmak içindir.

Sessizlik, karanlığına zor tahammül edilen bir tünel adeta. Her tünel bir gün biter. Kuyu dersen kapatılır ya da kaynağa bağlanır ama nihayetinde sessizlikten geçerken değişir insan.

Sessizlik çöldür, ses vaha.

Sessizlik dalgalı bir denizdir, ses ada.

Sessizlik yalnızlıktır, ses sığınak.

Sessizliğin içinden geçmek zor olduğundan hepimiz seslerle örüyoruz etrafımızı. Hatırlatıcıların sesleri bile iyi geliyor, su iç diyor, yürü diyor, yat diyor, yoruldun bir mola ver diyor bir araba ya da saatle telefon. Bu bile iyi geliyor. Sessizliği deliyor. Yaşadığını hatırlatıyor insana.

Hasılı kelam, uzun zaman maruz kalınan ses de sessizlik de zarar. Orta yolu bulmak gerek ama bu da en zoru. İnsan sosyal bir varlık, sesine ses verenin karlı dağlar olmasını istemez. Söylediklerinin kendi sesinden yankısı yetmez insana. O söz birine temas etmeli, bir kalbe, zihne değmeli, ses olup dönmeli kulaklarına. Yoksa boşluk genişler, yalnızlık sarar, sessizlik insanı yutar.

Ondan değil midir Oğuz Atay’ın “Ben buradayım okur, sen neredesin?” diye soruşu.

Sahi nerelerdesiniz?

Handan Kılıç 

27 Mart 2021 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...