Yüz yüzeyken Konuşuruz Sen varsın diye...


"Boşluğu doldur" Bu tarz sorularda istenen cevaplar önceden belli midir, bizi bir yere zorla sevk eder mi şıklarıyla yoksa serbest akışa kapı mı açar?

Boşluk kelimesinin kendisi kapıdır. Tabii ki seçenekleri sunulmuş üzerine boşluğu yerleştirilmiş her soru alternatifler arasından biriyle doldurulacaktır ya da evet hayır gibi kısa kelimelerle net yanıtları vardır.

Ama boşluk kelime olarak bile insanı içine çeken bir anafor gibidir. Bu girdaptan kurtulmanın yolu var mıdır, içine çekildiğin, düştüğün ve nerede duracağı belli olmayan bir kayboluşta kelimeleri de kaybeder insan.

Boş yani dolu olmayan.

Bir de boşluğu doldurulamayanlar vardır. 

Bu cümle genelde sevdiklerimizin ölümlerinin ardından söylenir aslında.


Bir daha geri gelmeyecek olandır boşluğu doldurulamayan.


Yoksa gidenlerin yeri dolar bir şekilde, sonuçta kimse vazgeçilmez değildir.

Kimse, sonsuza kadar kimsenin değildir. 

Kalan, koca bir boşlukta beklemez. Zaten insan bir şeyi bekliyorsa beklediği yer doludur orada boşluk yoktur. 

Hem dolu olan kolay devrilmez. Rüzgâra yenilip çamura düşmez. Onu alt edip çamura atsalar üzerine bulaşan toz toprak dökülür, sıçrayan çamurlar güneşin sıcağında kurur ve gider.

Hem böyle bir durumda çamurun yaptığı boşluk doldurmak değil bir nevi tacizdir. Nihayetinde güneş ona gününü gösterir de içlere su serper.

Bir de boşluğu anlaşılmasın diye kendini saklayanlar vardır konuşunca mesela anlaşılacaktır cehaleti, tıntın edecektir teneke gibi. Atasözlerinin "Sus da adam sansınlar" dediği gibi cahillerin akıllıları yani, içlerine konuşur çoğu zaman. İyi ki öyledir, aksi halde cahille muhabbeti kesmeli. Rüzgâr çanları bile daha ahenklidir, gözleri kapatıp onları dinlemeli.

Hem atalarımız ne demiş "Dolu başağın boynu eğri olur." Olgun insanlar ne zaman ne yapacağını bilir manasında söylenen bu atasözünün mefhumu muhalifinden anlıyoruz ki, boş beleş başaklar dimdik duruyor.

Zaten boşluk boşluğu doldurmaz, kapsamaz, sarıp sarmalamaz.

Ne güzeldir yüz yüzeyken konuşuruz' un "Sen varsın diye" adlı şarkısı:




"Seni bir kere görsem belki rahatlar içim
Yıllar oldu görmedim, belki de biraz özledim
Nasıl bir sevdaysa ancak kalbimi dağladım
Seni kaybedip ağladım
Üstümden sanki trenler geçti, yine el salladım
Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be

Bir yere varacak hâlim yok saatim geç oldu
Buradan kaçabilenler gitmiş çok göç oldu
Nereye gizlenmiş bilmem bu işin anahtarı
Çoğumuzun berbat hayatları
Birden durdum bak içimden geldi, nasıl da afalladım
Çünkü sen varsın diye
Orada duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be
Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be
Gel saklanacak bir yer bulalım
İkimiz bir, sen benim sırdaşım ol
Bak ne kaldı inadından
Seni soludum dumanımdan
Sen benim yanlışım ol
Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Ah, yetmedi mi be" diye biter ya işte, yetmez insana. 

Çünkü boşluğa boşluk sığdırılamaz.

4/8/2021
Handan Kılıç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...