Kaçma

 



"Kendinle karşılaşma zamanın gelmedi mi? Dur biraz, otur, sonra kendine bak durduğun yerden!" 

Durdu düşündü. Başını kaldırdı, gözlerime baktı: 

"İçimde kendime rastlamadım, onunla öyle doluyum ki her kıvrımda onun sesi, nefesi, o tatlı gülümseyişi var. Ben kendimden çoktan vazgeçmişim Perihan!" diyemedi. 



"Boş ver ya bırak bu işleri, hava güzel, martılar sortide, dalgalar dalgasında, biz de bakalım dalgamıza", dediğinde Perihan gülümsedi:

"Abi konuyu değiştirme istersen! Gözlerinde görüyorum halini, kabul et, rahatla, sen de dök içini! Hepimiz aşık olduk ama bu seninki kangren oldu be abi, ya kes at ya da sar sevgisine sevgini." 

Yılmaz derin bir iç çekişle:

"Ondan başkasına yer yok içimde!"

"Hah şöyle, şimdi gir içine dolaş, madem ondan ibaretsin, onun sokaklarında dolan, seslen ona, buradayım de, sevdiğini söyle, bir demet gül bırak kucağına, dile dökemediğin ne varsa şimdiye kadar hepsini bir bir sırala." 

"Olmuyor işte Perihan, ne günler geçirdik ne zorluklardan yan yana geçtik de beraber olmayı beceremedik, dolaştırma artık beni geçmişte, ne unutabiliyorum onu ne de ona bundan bahsediyordum. Biliyorsun o zamanlar böyle değildim ki! Ah şimdi olacak! O vakitler görünce kitlenip kalıyordum, sanki bir ahtapot gelip sekiz koldan sarıyordu bedenimi, dilim lal oluyordu. Allah’ın gevezesiyken susup kalıyordum. Hemen başımı burnum düşse almayacağım kadar kibirli kibirli dikiyor, göz ucuyla ona baksam da kafamı başka yere çeviriyordum. O sadece bunu görüyordu, bense ahtapotu hissediyordum, beni kımıldatmıyordu bu hayvan... Ne çok şey oldu sonra! Zaten o da nasıl gitti ardına bile bakmadan..." 

"Orada dur, haksızlık etme. Ne kadar zaman bekledi seni, o ahtapotun kollarını kesecek gücü bulur, onu sarıp sarmalarsın diye. Bunu en iyi ben bilirim, onun gözyaşlarına şahidim abi. Arkadaşım kaç kere anlattı. Beni gördü mü utanır göz yaşını siler, konu değiştirirdi. O da en az senin kadar gururluydu. Ama ne yapsın kız, iki kelime söyleyecekken beceremedin, şimdi gitti diyemezsin! Ne kadar çok konuşmaya çalıştım seninle, hep karışma diyerek beni dışarda tuttun. Şimdi durmuş onunla doluyum diyorsun. Belli ki öyle, o yüzden artık sen de yüzleş kendinle, o gitti ve geriye sen de kalmadın! Aynada gördüğün o bembeyaz yüz, kimseye bir şey söylemeyen o bakışlarla sen kimsin abi!

Perihan derin bir nefes aldı: 

"Ölenle ölünmezmiş derler neyse ki yaşıyor! Gidenle de gidilmeyeceğini sen öğrettin bize. Gitmedin peşinden ama dön bir bak kendine bu sen misin? Sonra bakarsın dalgana, denize, martılara, güne, güneşe ama önce kendine bak abi kendine!

Yılmaz yutkundu. Boğazını temizledi dudakları kıpırdadı ama sesi çıkmadı. 

Perihan dudak büktü keşke sonradan bari gelseydi aklın başına dedi. Masadan kalktı sahile doğru yürüdü. 

Handan Kılıç

18/11/2020

1 yorum:

  1. dünyada geçmeyen acı yok da geçerken insanın gönlü de geçiyor hani o meşhur söz bir kere birine geç kalırsın ve bir daha kimseye aynı hevesle yaklaşamazsın:)
    teşekkür ederim İlkay Hanım:)

    YanıtlaSil

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...