KAYBOLMAK


""Give us a little love " diyor ya şarkıda. 

Her dinlediğimde acı acı gülüyorum.

Azıcık sevgiyle her şey yoluna girecekken neden hala herkes ölesiye yalnız?

Bunu anlayıp da anlamamazlıktan gelen çok. Çözüm ne, bilen yok.

Ölene kadar kalabalıklarda kaybolmayı deneyen de çok.

Kaybolmak çeşit çeşit.

Susarak saklanabilirsin mesela, sessizliğin çölünde.

Ya da kelimelerin gölgesinde serinleyebilirsin konuşurken. 

Yazıyorsan, bak o iş zor. "Yazmak, açılmak mı, hayır aralanmak.(F.Kargıoğlu)" demişler, doğru. Dışarı çıkamıyorsan kendinden, kapıyı, pencereyi, gönlünü aralarsın. Biraz nefeslenir, hayati tehlikeyi atlatınca dönersin kendine ama saklanamazsın. 




Bazen uzun bir yola çıkarsın. Ona rastlarsın. Yaşadıklarını unutur, acılarını silersin bir süre. Kaybolmanın en güzel haline, aşka saklanırsın. 

Işığına bakar, aldanırsın. 

Ama kötü haber, her güzel şey bir gün biter. Zamanla o ışık cılızlaşır, sarıldığın kollar gevşer, kalbin karanlığa düşer. "Bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir. 
diye mırıldanırsın. 

Bir süre hastalanırsın. Belki de zamanla iyileşirsin demek daha doğru olabilir. Neyse işte. Her şey nereden baktığına bağlı. 

Hasılı kelam duruma hastalık diye baksan bile her hasta illa ki o komadan çıkar. Ya uyanır ya da ölür. İkisi ile de yeni bir hayat başlar.
   
Öyleyse bitişler, ölümler, gidişler, kayboluşlar o kadar da kötü değildir. Bitmeyen her şey uzar. Sarkar, salar kendini. Bazen seni senden çalar. Kimi zaman nefessiz bırakır, gizli bir el boğazını sıkar. 

Açık havaya çıkmak istersin. Kaçmak, kaybolmak hevesiyle kalabalıklara karışırsın yine. 

Çok göz önünde olursan görünmezsin.
Biraz bu halin keyfini sürersin. Hüznünü sakladığın gözlerini kahkahalarla süslersin. 

Gülemiyor musun, biraz destek çıkın dersin, yetişir kalabalıklar. "Give us a little love " der, çıkamayacağın o kısır döngüye yine girmek istersin. Girer, dağıtır, içersin.  "In vino veritas" der, kelimelerin serin gölgeliğinden çıkarsın. 

Sonrası pişmanlık... Döngüdendir, bir kere yoldan çıktın mı geri dönemezsin. Belki de dönmemek, yolda olmak daha iyidir, denemeden bilemezsin. 

Uğradığın yerlerde "Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm 
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana. " diye mırıldanırken uzaklara dalarsın. 

2 yorum:

  1. Evet insanlar gittikçe yalnızlaşıyor. Oysa ki hepimiz sevmek, güvenmek , samimi ilişkiler kurmak istiyoruz ama bunun için kendimiz de bir adım atmıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Kadriye, girişimler de bazen vefasızlık , yarıda kalmışlık gibi sıkıntılarla sonuçlanınca zamanla duyarsızlaşıyor Ve farketmez diyor insan kimsenin varlığı Ve yokluğu için farketmez noktasına gelmişse çok acı , en çok da kendi için acı ...

      Sil

Bırak Dağınık Kalsın sitesinde Çam Ağacının Gölgesinde vardı

  *Çam Ağanının Gölgesinde, Handan Kılıç’ın 2022 yılında çıkan romanı. Yazarın bu ilk roman fakat daha önce yayınlamış öyküleri var. Bir ilk...