KATEGORİLER

DİPSİZ GÖL SÖYLEŞİSİ EDEBİYATHABER'DE


Handan Kılıç: “Bir ülkede kadınların kızların, çocukların, hayvanların güvenliği yokken sadece kadınlar değil kimse mutlu olamaz”

Eylül 9, 2024

Söyleşi: Ahmet Karadağ

Handan Kılıç’la bir yazar söyleşisinde tanışmış, ancak uzun yıllardır yazan birinin yazdıklarından habersiz olduğumdan dolayı mahcup olmuştum. Bu nedenle yazar kimliği yanında hukukçu kimliği de olan Handan Kılıç’ın geçtiğimiz ay çıkan ikinci romanı Dipsiz Göl’ü vakit kaybetmeden okudum ve gerçekten geç okuduğum için üzüldüm. Kendisini, yazın dünyasını ve yazma süreçlerini daha iyi tanıma adına bir söyleşi yapmanın önce kendim sonra da okurları ve onu tanımayan diğer okurlar için iyi olacağını düşündüm. Bir söyleşi yapalım teklifimi kendisine ilettiğimde de kabul etmesi beni sevindirdi. Sonuçta aşağıdaki söyleşi ortaya çıktı.

Handan Hanım, yazar kimliğiniz yanında hukukçu kimliğiniz de var. Farklı birkaç söyleşinizde de okuduğum kadarıyla aslında yazarlığınız hukukçuluğunuzdan önce gelmekteymiş. Çok küçük yaşlarda yazıya yönelmişsiniz. Mühendis bir babanın kızı, kardeşlerinin tamamı sayısalcı olan birisi için hem yazma eylemini hem hukukçuluğunuzu düşündüğümüzde sosyal bilimlere ve sanata yönelmeniz aile geleneğinizden sapma gibi görünüyor.  Hem sizi daha iyi tanıma hem de yazma süreçlerinizi anlama adına biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba Ahmet Bey. Öncelikle bu söyleşi için teşekkür ediyorum. Handan Kılıç evlat, anne, eş, yazar, hukukçu. Bu sıfatların hiçbiri kolay bir yaşantı barındırmıyor ama sanırım yazarlığıma katkı sağlıyor. Bu nedenle ilk defa biraz detaylı anlatmak istiyorum. X profilimde okur, yazar, güler geçer yazıyor. Okuyorum, yazıyorum ama artık eskisi kadar kolay gülüp geçemiyorum.

İzmir’de doğdum. Ailemde iki tarafta da göç hikâyesi var. Sanırım bu yüzden içimde hep gitmek arzusuyla beraber vardığım yere yerleşememek ve ruhen aidiyetsizlik hissi baskın. Oysa ailem Bornova’da doksan yıldır aynı yerde oturuyor. Ve içlerinde yerleşmek, kök salmak duygusu o kadar baskın ki asla hiçbir aile ferdinin mahalleden dahi ayrılmasını istemezlerdi. Ama hayat işte, şimdi hepimiz gurbetteyiz.

İlkokulu ve ortaokulu mahallemizde okudum, iyi bir öğrenciydim. İzmir Amerikan Kolejini kazanmıştım, ailemin bu okula gönderecek durumu da vardı ancak babam sınava seviyemi görmek için soktuğunu, yabancı bir kültürle büyümemi istemediğini söyleyip iki yüz metre ilerimizdeki kız meslek lisesine kaydettirdi. Babam TÜBİTAK ödülleri olan bir mühendis olsa da kızlarının her işi bilmesi gerektiğini düşündüğünden akademik başarıdan ziyade hayata dair mesleklerin öğretildiği bu okulu seçti.

Meslek lisesini istemesem de gittim. Geriye dönüp bakınca anlıyorum ki, olmak istemediğim yerde, ilk Türkçe kompozisyon dersinde beni keşfeden hocam ve yazmak bana teselli olmuş. Yarışmalarda derece almak moral vermiş ve yazar olma fikrini içime düşürmüş. Ama tabi normal müfredatın yanında turşu kurmaktan örgüye, dikişten ev ekonomisine, gıda teknolojisinden yemek yapımına, çocuk gelişiminden kreş oyunlarına varan kapsamlı ve tam gün eğitimle epey vaktim geçti.

Liseden sonra Hukuk Fakültesini kazandım. DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ

edebiyathaber.net (9 Eylül 2024)

2 yorum:

  1. Selam yazma serüveniniz ve toplumdaki kadını tahlil edişinizi okudum. Sizin farklı yönlerinizi tanımak güzel. Meslek lisesi, hukuk ve yazı dünyası farklı dalların bünyenizde buluşması ilginç. Sizi tebrik ediyorum. Ankara'da yaşıyorsunuz belki yolumuz kesişir. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, ilginç buluşmalar bizi biz yapıyor aslında. Mesaiye bağlı çalışmadığım için kah orada kah buradayım. Yolumuzun kesişmesi dileğiyle. Kitaplara dair yorumlarınızı da beklerim sevgili Parıldayan Çiçek. Ayrıca dünyanın blogu bıraktığı bu zamanda bloga yorum yapma zahmetiniz için de sağ olun.

      Sil