KATEGORİLER

RÜSVAİ/ 2012

 Sinema Günlüğü yazılarına 42. film ile devam ediyorum. Bu gün sevgili deeptone'nun tavsiyesiyle izlediğim bir İran filminden bahsedeceğim. Rüsvai, Scandal ve Rezalet isimleri ile çevrilmiş. Dram ve tasavvuf türünde başarılı bir film. 

Sahte dindarlığa karşı duran görsel yapıtta, Orta doğu insanının dedikoducu, yargısız infazcı, toptancı karalamacı tavrını izliyoruz. Eğitim sistemlerinin eseri olarak sorgulamadan uzak yetiştirilen kişilerin birey olma lüksüne erişemeden yaşayıp göçtüğü topraklar burası. Bu nedenle hemen gaza gelip kitlesel hareketlerle insanların damgalandığı, bazen fiziki bazen sosyal ölüye çıkarıldığı, kolay yönetilen, etrafına maddi ve manevi büyük zararlar verenlerin yanlışı toplumdaki diğer fertlerle beraber yaptıkları için vicdan sorgulamasına girmediği, insanın insana acı çektirdiği topraklar. Çoğu zaman da bu hareketlerin din kisvesi altında yapılarak kutsalların arkasına sığınıldığı da hepimizin malumu. Filmi izlerken zihnimde hep İsmet Özel'in Sebeb-i Telif şiirinden şu mısralar dolandı durdu:

"Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız 
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla 
düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz 
siz gidin artık 
düşman dağıldı dedikleri bir anda 
anlaşılıyor 
baştan beri bütün yenik düşenlerle 
aynı kışlaktaymışız 
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor 
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda 
tek başınayız."  

Şairin bahsettiği mevzu derin, umarım bir gün bu topraklarda da anlaşılır birilerinin hınçlarıyla sürekli yenik düşenlerle aynı kışlaklara itildiğimiz. 

Filmde de güzel ve fakir bir kadının ailesine bakmak için verdiği mücadelede girdiği yanlış yol ve sesini duymadığını düşündüğü Yaratıcı'ya küskünlüğü işlenmiş. Kedinin uzanamadığı ciğere pis demesi gibi onu elde edemeyen erkeklerin attığı iftiralarla linç girişimine kadar varan olayları izlerken "Vurun Kahpeye"  filmini de düşündüm. Neyse ki, bu film o noktada dümen kırdı ve sonu benzeşmedi. 

Güzel ve yalnız kadınların çilesi aslında her yerde aynıdır. Girit'te çekilen klasik filmlerden "Zorba"da da genç ve güzel kadın dul kaldığında başına gelmedik kalmamıştı. Tabi bu durum orta doğuya komşu olan adalarda yüzyıl önce yaşanmıştı. 

Bir nevi kadına şiddetin göstergesi olan bu tavırlar az gelişmiş toplumlarda hele de taşrada çok sıkıntılı durumlara sebebiyet veriyor. Kadın cinayetlerinin çıkış noktası da bu mantık. Sebebi de bahsettiğim gibi birey olmayı becerebilmiş insanların az olması. Topluluk psikolojisiyle hareket edenlerin durup düşünmeden, dinin emri oku ve aklet uyarısına ters düşerek din adı altında menfaatlerine göre hareket etmesi. 

Filmde sağlam bir alt metin, iyi senaryo, başarılı oyunculuklar var. Bu nedenle daha fazla filme dair ipucu vermeden şiddetle tavsiye ederek satırlarıma son vereyim. Filmin devamı da çekilmiş bakalım onda da aynı başarı sergilenmiş mi, yarın da onu seyredelim:)

   Filmden bazı alıntılar şöyle:

"Allah’ım! Beni imtihan etmek mi istiyorsun?
Et, canım sana feda. Razı olduğuna razıyım.”

"Alim olmak kolay, adam olabilmek ise zordur"

"Bela ve musibetler insanın kötü amellerinin yansıması olabilir"

"Güzelliğin bedeli yalnızlıktır."

"İnsanlar ‘ne der’ diye değil de Allah ‘ne der’ diye düşünerek yaşanmalı" 

"Allah insanların hazırladığı dosyayı kabul etmez."

“Sizin asıl sorununuz din ve imanı benden almanızdır, din ve imanı kuldan değil, kaynağından almak gerekir azizim.”
   

4 yorum:

  1. İlgi çekici bir film, bu tarz filmleri izlemek hoşuma gidiyor. Toplumun aynası tadında filmler. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler ikincisini de izledim bizde de yer bulan depremlerle insanların ve devletlerin günahlarının ilişkisi üzerinden tasavvufi bir bakış sergilenmiş ilki kadar iyi değildi ama iran sineması oldukça başarılı

      Sil
  2. iyiydi iran sineması çok iyi yaaa. bugün de yazdım bir iran filmi. kandahar. bir önceki seçkimde bir film daha vardı, onunda adı utanç, onu da sakın kaçırmaa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim deeptone notumu aldım onu da izleyeyim

      Sil